22 Eylül 2013 tarihinde Almanya’da Federal Parlemento seçimleri var. Bu seçimler Almanya’daki Türk toplumu için çok büyük önem arz ediyor. Çünkü “Göçmenlerin Politik eğilimleri ve katılımları” adlı Alman Göç ve Sığınmacılar Bakanlığının araştırmasına göre Almanya’daki Türklerin;

- Sadece 1/3 ünün siyasal bir parti hakkında fikri var,

- Tüm Göçmenlerin seçimlere katılım oranlarının toplamı % 39,1 iken en büyük göçmen kitlesi olan Türklerin seçimlere katılım oranı % 15-20’dir. Ve bu en düşük katılım oranı Türkiye kökenli seçmenlere aitdir.

- Politik konulara katılım ve fikir beyanı % 3,7

- Mitinglere katılım oranı % 8,6

- Politikacılarla irtibat ve görüşme % 13,2

- İmza kampanyalarına katılım % 30,3 oranlarıyla politik yaşama en alakasız göçmen topluluğudur.
 
Bu kayıtsızlığın neticesi olarak vatandaşlarının % 20’sinin Göçmen kökenli olduğu Almanya’da ki siyasi partiler adaylar arasında yeterli göçmene yer vermemektedirler.

Partilere göre göçmen aday oranları;

CDU/CSU, SPD ve FDP  % 0,7 - % 1,5
YEŞİLLER    % 2,7-3,3
SOL Parti    %3,6 - % 4,9
 
Bu oranlar tüm göçmen kökenli politikacıları kapsamaktadır ki bunun içinde Türklerin katılım oranları çok daha da düşüktür.
     
Bu politik duyarsızlığın neticesinde halkının % 20’sinin göçmen kökenli olduğu bir ülkede; 
 
- Parlamentodaki göçmen kökenli parlamenter oranı % 2,5

- Ülke çapında göçmen Gazeteci oranı % 2,3

- Ülke çapında göçmen Memur oranı % 1,5.
 
Gerek eyalet hükümetleri ve gerkese merkezi hükümet nezdinde yeterince temsil edilmeyen, medyada kendi sesi olmayan, memuriyetten de yoksun olan halkın % 20’lik yani her 1/5’den birinin yeterince temsil edilmediği bir Almanya’da yaşayan Türk Vatandaşlarının doğumdan itibaren kreş, anaokulu, ilkokul ve orta öğretimde, meslek ve iş hayatında, sosyo-kültürel hayatta gerek özel gerekse kamu kurum ve kuruluşlarında ayrımcılığa tabi tutuldukları, haklarının gasp edildiği, bunların çok azının dile ve kamuoyu gündemine getirilerek gerek toplumsal-siyasal gerekse yasal ve hukuki yöntemlerle kanun ve kararnamalerle çözümlere kavuşturulduğu, büyük bir kısmının ise gündeme dahi getirilmediği bir gerçektir.
 
Bunların başlıca sebebleri; insanımızın içinde yaşadığı ülkenin siyasi partilerine, siyasetçi ve siyesetine uzak durması, siyasi faaliyetlere katılmaması, seçimlerde oyunu kullanmaması ve bu karar mekanizmaları üzerinde yeterli siyasi baskı ve etkin, sonuca gidebilecek lobi çalışmaları  oluşturamamış olmasıdır.

Gidişatı düzeltmenin tek yolu siyasal katılımdır ve bununda yolu seçimlere katılarak oy vermekten ve de partilere üye olmaktan geçmektedir.
 
İşte bu bağlamda 22 Eylül 2013 seçimleri bir fırsattır.
 
Kimseye oy vermeyecek dahi olsak sandığa gitmemiz gerekmektedir. Çünkü istatistiklerde göçmenlerin hangi partiye oy verdikleri değil, büyük ölçüde kaç göçmenin sandığa gittiği değerlendirilmektedir. Sandığa git, boşta olsa, doluda olsa oyunu kullan. Bu hem Almanza’da kendinin, evlatlarının, torunlarının gekeceği ve hatta Türkiye’nin ve de ezilen halkların geleceği için yapmak zorunda oldupun en ulvi bir davranıştır.
 
O sebeple

Haydi seçime, hadi sandığa.

Karar senin, oy senin, gelecke senin.

Geleceği birlikte kurgulamak zorundayız.

Hadi durma, oyunu ver ki oyunlara da son vermiş  olasın!