TERMİK SANTRAL ÇED SÜRECİ DURDURULDU

Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın Ankara’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda düzenlenen Hema Termik Santrali inceleme ve değerlendirme toplantısına katıldı.

Bu gün saat 10:00’da başlayıp yaklaşık 3 saat süren „Hema Termik Santrali kurulu gücü 2x(660 MWe/669,4 MWm/1466 MWt), Kalker Ocakları ve Kül Depolama Sahası“ Projesi’nin ele alındığı toplantıda komisyon üyesi olarak görüş bildiren Belediye Başkanı Cemal Akın Bartın’da termik santralin yapımının kabul edilemez olduğunu belirterek Bakanlığın 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planına uymasını istedi.

Belediye Başkanlığı görevine başladığından bu güne Bartın platformu ile birlikte termik santrale karşı mücadele verdiklerini belirten Cemal Akın “Ben Bartın’da doğdum Bartın’da yaşadım. Bartın’da yaşamayanlar Bartın’ın gerçeklerini bilemez. Biz yatırıma ve kömür çıkarılmasına karşı olmadığımızı defalarca bildirdik. Ancak termik santralin yeri burası değildir. Termik santral Bartın ve Amasra’yı maf edecek bir yatırımdır. Biz buna karşı tavrımızı koyduk ve bu tavrımızı dimdik ayakta durarak sergiliyoruz “dedi.

Bartın’ın kavşak suyu meselesine de değinen Başkan Akın “kavşak suyu Bartın için çok önemli bir kaynaktır. Kurulması gündeme getirilen termik santral havamızı doğamızı çevremizi olduğu kadar suyumuzu da yok edecektir. Bartın Belediyesi olarak biz buna müsaade etmeyeceğiz” dedi.

Konuşmaların ve komisyon üyesi kurumların görüşlerinin bildirilmesinden sonra Hema Termik Santrali ÇED sürecinin durdurulması kararı çıktı.

HEMA ENTEGRE TERMİK SANTRAL PROJESİ ÇED RAPORU HAKKINDA
18 Eylül 2013’te Bakanlık’ta Yapılan Toplantıda İnceleme Değerlendirme Komisyonuna sunulan Komisyon Üyesi
BARTIN ve AMASRA BELEDİYELERİ KURUMSAL GÖRÜŞÜ
 
361 sayfalık Hema Entegre ÇED Raporu ve ekleri incelendiğinde her zaman olduğu gibi özensiz hazırlanmış, birbiriyle bağlantıları olmayan bölümlerden oluşan, içinde birçok hata barındıran, kopyala yapıştır bir metinle karşılaşılmıştır. Bu raporun değerlendirilmesi sonucu 83 farklı tespit yapılmıştır. Burada bu 83 farklı tespite girilmeden sadece 9 tespit üzerinden değerlendirmeler yapılacaktır. Bunun nedeni; süreç içinde bizlerin gündeme getirdiği önemli tespitlerin raporu hazırlayanlarca birkaç kelime oyunu veya bilimsellikten uzak “bilim adamı (!)” raporlarıyla çürütülmeye çalışıyor olması ve bu oyuna bakanlık yetkililerinin sessiz kalmasıdır. Tamamen gönüllü olarak Bartın Platformu’na destek veren farklı bilim uzmanları nın belirlediği 83 tespit, bu raporun olumlu sonuçlanması halinde ÇED raporunun iptali için mahkeme aşamasında gündeme getirilecektir. 
 
Burada hatırlatmak gerekir ki; raporun 351. sayfasında “Bartın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Başkanlığında yapılan Halkın Katılımı Toplantısı’na; yatırımcı firma temsilcileri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, ÇED Mühendislik Hizmetlerini yürüten firma olan MGS Proje Müş. Müh. Tic. Ltd. Şti. yetkilileri ile çok sayıda yöre halkı ve sivil toplum örgütleri katılmıştır.” şeklindeki açıklama doğru değildir. Orada yer alan resimlerden de anlaşılacağı gibi; yetkililer toplantının yapılacağı binanın içine halkın tepkisi nedeniyle girememiş ve toplantı da yapılamamıştır. Bu durum görüntülerle kayıt altına alınmış olduğu gibi, 19.02.2013 tarihli tutanakta da “halkın yoğun tepkisi nedeniyle toplantı salonuna girilemedi” şeklinde yer almıştır. Buna rağmen toplantının yapılmış gösterilmesi elbette mahkeme aşamasında gündeme getirilecektir.
 
İnceleme ve Değerlendirme aşamasında paylaşacağımız tespitlerimiz şöyledir:
  
1. 21.02.2010 tarihinde yapılan “ÇED Kapsam ve Format Belirleme Toplantısı”nda Amasra’da senenin 140 günü kuvvetli veya orta şiddette yaşanan adveksiyon inversiyonunun (enversiyon) ölümcül tehlikelere yol açacağını belirtmiştik. Bu iddiamızı çürütmek için İTÜ’den bir profesöre hazırlatılan 30 sayfalık teknik Rapor’un sonuç kısmında Santral bölgesinde enversiyon özelliklerine bakıldığında yaz aylarında tehlike arz edecek atmosferik şartlar görünmemektedir. Kış aylarında (Ekim-Kasım-Aralık) enversiyon şiddetlerinde artış görülmektedir. İlkbahar aylarında atmosferin daha kararlı olduğu görülmektedir.”şeklinde yapılan değerlendirmeler ne kadar inandırıcıdır? Yaz aylarında tehlikeli olmadığı açıkça belirtilen enversiyonun, diğer 9 ayda tehlikeli olup olmadığı neden açıkça belirtilmemiştir? Bilimsel ünvanlar bu tür kelime oyunları için mi kullanılmaktadır. Biz yörede yaşanan enversiyonun, bacadan çıkacak atıklarla birleştiğinde tehlikeli olacağı ve ölümcül sonuçlar doğuracağı konusunda ısrarcıyız. Enversiyon tehlikesi, bu alanda termik santral yapılamayacağının en önemli gerekçelerinden biridir.
 
2. ÇED raporunda Bölgesel Çevre Düzeni Planı ile ilgili olarak; Sayfa 29’da yer alan “Projenin Çevre Düzeni Planı’ndaki Yeri” başlığı altında sadece “Proje sahası 1/100.000 ölçekli Zonguldak-Bartın-Karabük Planlama Bölgesi’nde yer almaktadır. Söz konusu plan hükümlerine göre, proje sahası orman arazileri üzerinde yer almaktadır. Ancak söz konusu plan için yürütmeyi durdurma kararı bulunmaktadır.” şeklinde bir ifadeden başka bir ibare yoktur.  Çevre Düzeni Planı’nın bu şekilde dışlanması, ÇED Raporu’nun hangi bilinç düzeyinde hazırlandığının en önemli göstergesidir. Burada verilen bilginin tam tersine Çevre Düzeni Planı’nın yürütmesi durdurulmamıştır. Aksine TEMA Vakfının açtığı dava üzerine, Danıştay 6. Dairesi oybirliğiyle verdiği 07.12.2012 tarihli kararla bu planın bazı maddelerinin (yeşil alanlarda sanayileşmeye yol açacak maddeleri) yürütmesini durdurmuştur. Bu durumda Amasra’da termik santral yapılmasının önünün açıldığını düşünmek abesle iştigaldir. Tam tersine termik santralin Filyos Yatırım Havzasına yönlendirilmesi hükmünün işlevi ortadan kalkmıştır. Yani Çevre Düzeni Planı’nın işlevini kaybeden bu maddesi nedeniyle, orman alanına yapılmak istenen Hema Entegre Termik Santralinin, yapılması da imkansız hale gelmiştir. Bu proje için bu kadar önem taşıyan Danıştay kararının ÇED raporunda tartışılmamış olması, hatta geçiştirilmiş olması raporun olumsuz sonuçlanması için önemli bir gerekçedir.
 
3. 2010 yılında ilgili şiddete Tarlaağzı ve Gömü mevkiinde format verilmemiş, Delikliburun ve Filyos alternatiflerini değerlendirilmesi istenmişti. 2010 yılında format verilmeyen Tarlağzı-Gömü köyleri Çapak Koyu mevkiine tekrar ÇED başvurusu yapılmasının ve bu başvurunun kabul edilmesinin nedeni olarak; raporun 31. Sayfasında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na yapılan müracatın bu bakanlık tarafından “Endüstri Bölgeleri Mevzuatı gereği yapılması gereken, bölgedeki (Filyos) kamulaştırma çalışmalarının tamamlanması, altyapı için gerekli etüt, plan ve projelerin yaptırılması vb. iIş ve işlemler devam ettiğinden dolayı şu aşamada üretim veya yatırım için kesin yer tahsisi yapılmadığı” gerekçesiyle değerlendirilemediği bahisle söz konusu alan için yapılan müracaatın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından değerlendirilememesine bağlanmaktadır. Oysa bu süre içinde Filyos yatırım bölgesinde Kaptan Şirketler Grubu’nun 350 MW gücündeki Saltukova Enerji Santral Projesi, Yel Enerji Şirketi’nin 360 MW’lik Filyos Termik Santral Projesi, Nurol Enerjinin 1600 MW gücündeki Filyos Elektrik Santrali Projesi, ÇED başvurusu yapmış ve bu santrallerin ikisine ilişkin ÇED süreçleri başlatılmıştır. Filyos Yatırım Havzası’ndaki bu termik santral kurma girişimleri, daha önce format verilmeyen alanda yeniden termik santral sürecini başlatmak için ortaya konan tek veri olan yukarıdaki bakanlık yazısını hükümsüz hale getirmektedir. Bu gerekçe ortadan kalktığına göre Hema Entegre Termik Santrali ÇED süreci de olumsuz sonuçlandırılmalıdır.
 
4. Hema Entegre Termik Santrali; yaklaşık 33 hektarlık termik santral alanı, 200 hektarlık kalker ve kırma eleme tesis alanları, 150 hektarlık kül ve alçı taşı depolama alanlarıyla, toplam 380 hektarlık doğal orman alanları üzerine kurulmak istenmektedir. Bu kadar büyük miktardaki doğal orman alanlarının, tamamen yok edilecek şekilde kullanılmasına Orman Genel Müdürlüğü’nün izin vermesi mümkün değildir. Bu konuda Orman Genel Müdürlüğü’nün yayınlamış olduğu ithal kömürle çalışan termik santrallere izin verilmeyeceğini belirten genelge ile Anadolu Grubu tarafından yapılmak istenen Sinop Gerze Termik Santrali’ne Orman Genel Müdürlüğü tarafından izin verilmemiş olması bunun en önemli göstergeleridir. Bu gelişmeler doğrultusunda Orman Genel Müdürlüğü aynı şekilde Hema Termik Santrali için izin vermemelidir.
 
5. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından oyçokluğu ile kabul edilen karardan sonra; herhangi bir yerde kurulan veya kurulacak termik santrallerin çevreye etkilerinin bölgesel bazda değerlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu durumda Çatalağzı/Zonguldak’ta kurulu olan 1675 MW gücündeki dört termik santralin (ÇATES, ZETES1, ZETES2,ZETES3) çalışmakta olduğu, farklı yerlerde 10’un üzerinde termik santralin ise projelendirilmiş olduğu Zonguldak ve Bartın illerinde, bölgesel bazda hazırlanmamış olan ÇED raporlarının kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle bölgede mevcut ve yapılması planlanan diğer termik santraller hakkında hiçbir analiz yapılmamış olan Hema Entegre Termik Santrali ÇED Raporu’nun olumsuz sonuçlanması gerekmektedir.
 
6. ÇED raporunda, yörede turizm, tarım, hayvancılık, balıkçılık ve ormancılık gibi sektörlerin varlığından bahsedilmekte, fakat bu sektörlerin yöre ekonomisine kazandırdıkları ve termik santralin inşasından sonra bu sektörlerde meydana gelecek yıkımlardan bahsedilmemektedir. ÇED Raporunda gerçek anlamda fayda-maliyet analizi yoktur. Mevcut ekonomik düzende tabana yayılan gelirin, termik santralden sonra yok olacağı çeşitli bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur. Bunlardan birinde; Bartın ilinin ekonomik yapısını “Sayısallaşmış Swot Analizi”yle değerlendiren bir çalışmada, ilin ekonomik yapısını tehdit eden en önemli faktör olarak Amasra’ya termik santral kurma projesi görülmektedir (Çelik, N. ve Murat, G., 2008. Sayısallaşmış Swot Analizi ile Bartın İli’nin Ekonomik Yapısını Değerlendirme. 2. Ulusal İktisat Kongresi. 20-22 Şubat 2008. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü. İzmir). Ayrıca, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın hazırlamış olduğu “Bölgesel Kalkınma Planı”nda Amasra’ya yapılmak istenen termik santraller en büyük tehdit olarak görülmekte ve projelerin iptal edilmesi istenmektedir.
 
7. Daha önceki ÇED başvurularında yer verilmeyen lavvarlama konusuna bu raporda yer verildiği görülmektedir. ÇED Başvuru Dosyası’nda 1320 MW gücündeki santralin yaklaşık 458 ton/saat 5600 (+/-200) kcal kömür yakacağı belirtilmektedir (S:9 ve S: 353). Yılda yanacak kömür miktarının 3.389.200 ton/yıl (Yaklaşık 3 milyon 400 bin ton) olacağı belirtilmektedir (S:2). Amasra kömürünün (tüvenan) kalorisi 3.000 kaloridir. Bu değer ancak cevher zenginleştirme işlemi (Lavvar-Lavvarlama) yapıldıktan sonra 5.600 kaloriye çıkmaktadır. Bu durumda yer altı işletmesinden santralde kullanılması için yılda 3,4 milyon ton değil de, 5-6 milyon ton kömür (Lavvarlama işleminde yaklaşık %30-40 artık oluştuğu için) çıkartılması gerekmektedir. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun Batı Karadeniz havzasında 2008 yılında 9.685 işçiyle çıkardığı kömür miktarının toplam (Armutçuk, Kozlu, Üzülmez, Karadon, Amasra işletmeleri toplamı) 2.335.457 ton olduğu, hatta 2009 üretiminin 1,6 milyon ton olduğu bilinmektedir. İlgili şirketin Amasra işletmesinden 5-6 milyon ton kömür üretimi yapması mümkün değildir. Şirketin ikinci bir termik santral başvurusu (Batı Karadeniz Entegre Termik) olduğu düşünüldüğünde bu termik santrallerde yakmak için yılda 10-12 milyon ton kömürü Amasra’dan nasıl çıkartacaktır? Lavvarlama için gerekli tatlı suyu nereden bulacaktır? Tek bir termik santral için yılda 1,5-2,5 milyon tona ulaşacak lavvar artığını nereye depolayacaktır? Bu işlemden sonra ortaya çıkan kirli suyu nereye boşaltacaktır? Raporda her ne kadar lavvar tesisi için ayrı ÇED yapılacağı belirtilse de, aslında ithal kömür getirilmesini perdelemek için bu raporda daha önceki başvurulardan farklı olarak ilk kez bahsedilen lavvar işleminin yapılması mümkün olmayan bir çalışma olduğu ortaya çıkmaktadır.
 
8. Adı geçen şirket, 2009 yılında yapmış olduğu termik santral ÇED başvurusunda; proje kapsamında bir de 60.000 DWT veya 170.000 DWT ağırlığındaki deniz araçlarının yanaşabileceği bir liman inşa edeceğini ifade etmekteydi. Bu limanın termik santrale ithal kömür getirmek için yapılmak istendiği Bartın Platformu tarafından iddia edildikten sonra, şirket liman projesini termik santral projesinden ayırmış ve ayrı bir proje olarak ÇED olumlu kararı almayı başarmıştır. Limanı inşa nedeni olarak, Amasra maden işletmesinde üreteceği kömürün fazlasını (termik santralde kullanmayacağı) bu liman aracılığıyla ihraç edeceğini bildirmiştir. Amasra maden işletmesinde üretilecek kömürün termik santrale (veya santrallere) yetmeyeceği ortadayken, bu limana ÇED olumlu kararı verilmiştir. Aradan geçen zamana rağmen liman inşaatının başlatılmamış olması, limanın kömür ihracatından çok, kömür ithalatı için kullanılacağının bir kanıtıdır. Limanın yapımı için termik santral yapımına başlanılması beklenmektedir. Daha önceki başvurularda termik santrallere 49 yıl ömür biçilmişken, bu başvuruda sadece 30 yıl ömür biçilmesi de, termik santralde kullanılacak kömür, tatlı-tuzlu su ve alçı taşı ile artık olarak ortaya çıkacak kül ve kirli su miktarlarını perdelemek için başvurulan bir taktiktir. Termik santralin yerli kömürle değil de, ithal kömürle çalıştırılacağı rapordaki veriler dikkatlice analiz edildiğinde kolayca anlaşılacaktır. Bu nedenle termik santral hakkında verilecek ÇED kararında bu durumun dikkate alınması gerekmektedir.
 
9. Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Erdoğan Bayraktar imzasıyla Bartın Milletvekili M. Rıza Yalçınkaya’ya gönderilen 2 Temmuz 2013 tarihli ve 30824082.050/2262 sayılı yazıda Bartın Amasra Gömü Köyü’nde yapılmak istenen “Batı Karadeniz Entegre Termik Santrali ÇED Başvuru Dosyası”nın “Zonguldak-Bartın-Karabük Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı kararlarına göre, 29.11.2010 tarihli Kapsam ve Özel Format Belirleme toplantısında, ÇED Başvuru Dosyasında verilen alternatiflerden, Gömü mevkii alternatif alanına ilişkin format verilemeyen Bartın Termik Santrali Projesi için bildirilen yerler ile aynı olduğundan, bahse konu ÇED başvuru dosyasında belirtilen alanların, söz konusu faaliyet için yer seçim açısından uygun olmadığı” gerekçesiyle iade edildiği belirtilmektedir.
 
Aslında ÇEd süreci devam ettirilen Hema Entegre Termik Santrali’nin koordinatları ile harita ve uydu fotoğrafları ile 2010 yılında format verilmeyen Bartın Termik Santrali’nin koordinat ve haritaları aynı alanı göstermektedir. Yani 2010 yılında format verilmeyen Bartın Termik Santrali ile aynı yere kurulmak istenen termik santral, ÇED Başvuru Dosyası iade edilen “Batı Karadeniz Entegre Termik Santrali” değil, ÇED süreci devam ettirilen “HEMA Entegre Termik Santralidir”. Batı Karadeniz Entegre Termik Santrali ise 2010 yılında format verilmeyen “Amasra Termik Santrali” ile aynı alanda projelendirilmiştir.
 
Bakanlığınızın 2 Temmuz 2013 tarihli ve 30824082.050/2262 sayılı yazısında da belirtildiği gibi; daha önce format verilmeyen bir termik santralle aynı yerde yeni bir termik santral yapımı için tekrar başvurulması halinde, “yer seçimi açısından uygun olmadığı” gerekçesiyle ÇED başvuru dosyasının iade kararı gündeme gelmektedir. Bu doğrultuda Bartın İli Amasra ilçesi sınırları içinde daha önce ret edilen termik santral başvuruları göz önüne alınarak, bu alanda gündeme gelecek yeni termik santrallere ait ÇED başvurularının bakanlığınız tarafından bir daha kabul edilmemelidir.