Aşk / Elif ŞAFAK



İkinci kısım ve esas önemli olan kısım yüzyıllardır anlatılagelen konuşulagelen yazılagelen bir dostluk. Öyle bir dostluk ki birbirleri için şan şöhret mal mülk terk etmişler ve sadece 3 yıl süren bir dostlukmuş ancak birbirlerinden o kadar çok şey öğrenmişler ki Mevlana’yı hatipliği bıraktırıp şair yaptıracak kadar, dünya malına zerre değer verdirtmeyecek kadar, el alem ne der diye düşünmeyecek kadar, işin görünen kısmına değil görünmeyen kısmına baktıracak kadar. Bu uğurda Şems’in payına düşen ise ipekböceği ve ipek hadisesinde ki ipekböceği misalidir. Yavaş yavaş kozayı işlerken içinde kendisi kalmış ve sevmeyenleri tarafından ortadan kaldırılmıştır. Kitapta sufiler için kırk kural var ayrıca. Tasavvuf yoluna girecekler için tavsiyeler niteliğinde, bir de hikayeler var ki muhakkak aktarmam lazım.

 - Bir gün Halife Harun Reşit Mecnun’un Leyla’sını görmek ister. Der ki kendini harap edecek kadar ne var bir görelim. Çağırtırlar Leyla’yı bakar ki normal sıradan bir insan. Hayretler içinde sorar o vakit Halife: Mecnun’un uğruna deli divane olduğu Leyla sensin demek? Ne farkın var senin?  Leyla cevap verir: Evet ben Leyla’yım ama sen Mecnun değilsin….

 - Dervişin biri hocasını o kadar çok sever ki herkesin hocasını tanımasını ister. Bu arzusunu hocasına iletir. Hocası pek hoşlanmasa da tamam der çıkarlar pazara. Pazarda heykeller arasında bir kuş görür ve nefesini üfleyiverir o anda sıcak bir yel eser kuş canlanıp uçar bunu görenler işi gücü bırakır talebe olurlar. O kadar ki eski talebeye sıra gelmez. Bir ara hocasına der ki çok pişmanım hocam mahrum kaldım diye. Hocası yine tamam der ve bir zaman vaaz esnasında yelleniverir talebeleri tiksinerek dağılırlar kimse kalmaz tek kişi hariç. Hocası döner der ki: evladım sen niye gitmedin. Dervişin cevabı manidardır: Ben ilk yelle gelmedim ki, ikinci yelle gideyim.
 
Okumamışsanız kesinlikle alıp okumanızı tavsiye ederim. Baki selamlar…