Bartın Platformu, 14 Ekim 2022 tarihinde Amasra Taşkömürü Müeessesi’nde 43 madencimizi kaybettiğimiz grizu patlamasının Bartın Adliyesinde yarın yapılacak ilk duruşması öncesi "Amasra’nın Taşkömürünü Ne Hattat, Ne De Çinliler Çıkaramaz. Halkın Ve Doğanın Yararına Olan TTK’nın Kömür Çıkarmasıdır" başlıklı bir açıklama yaptı.
"Süreç içinde üst düzey yöneticilerin korunmaya çalışıldığına hep birlikte şahit olduk. Amasra’daki taşkömürünün %97’sini bir şekilde eline geçirmiş olan Hattat Holding’in bu katliamdaki payı hep es geçildi. Bu nedenle Bartın ve Amasra halkının geleceğini yakından ilgilendiren bu açıklamayı yapma gereğini duyuyoruz." notuyla yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
14 Ekim 2022 tarihinde Amasra Taşkömürü Müeessesi’nde 44 madencimizi kaybettiğimiz grizu patlamasının ilk duruşması yarın (25.04.2023) Bartın Adliyesi’nde yapılacak. Süreç içinde üst düzey yöneticilerin korunmaya çalışıldığına hep birlikte şahit olduk. Amasra’daki taşkömürünün %97’sini bir şekilde eline geçirmiş olan Hattat Holding’in bu katliamdaki payı hep es geçildi. Bu nedenle Bartın ve Amasra halkının geleceğini yakından ilgilendiren bu açıklamayı yapma gereğini duyuyoruz.
Hattat Holding, Hema Termik Santrali ÇED olumlu kararının 2019 yılında iptal edilmesinden hemen sonra aynı yıl içinde aynı yerde yeni bir termik santral kurmak için Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı’na ÇED başvurusunda bulunmuştu. Bakanlık da bu başvuruyu kabul etmiş ve ÇED sürecini başlatmıştı. Daha sonra bizlerin kazandığı yeni davalar gündeme gelince bu ÇED süreci 4 Şubat 2021 tarihinde bakanlık tarafından durdurulmuş, 4 Ağustos 2022 ve 27 Mart 2023 tarihlerinde yapılan 2. ve 3. İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (İDK) toplantıları sonucunda, termik santral ve kül barajı projeden çıkarılarak, projenin lavvar tesisleri ve rıhtımla ilgili kısmının ÇED sürecinin nihailendirilmesine karar verilmişti. Bu durum, ÇED projesinin bir süre sonra halkın görüşüne açılması için askıya çıkarılması ve kabul edilmesi aşamasına getirilmiş olduğunu gösteriyor.
Bizler 2016 yılından beri Bartın-Amasra halkını temsilen 2002 davacı ile açtığımız davalarda;
-Hema Termik Santral ÇED olumlu kararını,
-Termik santrale kömür getirilecek Hema Dolgu ve Rıhtım Alanı (liman) ÇED olumlu kararını,
-Lavvar ÇED gerekli değil kararı ile Lavvar ÇED olumlu kararlarını,
-1/100 bin, 1/25 bin, 1/5bin ve 1/bin ölçekli termik santrale yer veren Çevre Düzeni Plan ve uygulama imar planı değişikliklerini,
-Bartın Mahalli Çevre Kurulu’nun termik santral kül sahası olarak ayrılması için onlarca hektar ormanı yok edecek şekilde verdiği kararı,
-ve en son Hattat Holding’in Amasra’da termik santral kurup elektrik üretmesine izin veren enerji üretim lisansını mahkemelerde iptal ettirmiştik.
Her ne kadar termik santral projeden çıkarıldı, Hattat sadece kömür çıkaracak dense de, bizler şunu söyleyebiliriz; Hattat, termik santral yapma işinden kendi isteğiyle vazgeçmemiştir. Bunu şu an için yapmak zorunda kalmıştır. Hattat Holding, yukarıda kazandığımızı belirttiğimiz termik santralle ilgili davaların çoğuna müdahil olarak itiraz etmiş ve iptal edilmeleri için temyiz yolunu seçmiştir. Temyiz başvuruları nedeniyle bu davaların bir kısmı üst mahkemelerde halen devam etmektedir. Yani Hattat’ın, termik santrali yapmasının önünde önemli hukuki engeller ve mahkeme kararları olduğu için, sanki termik santralden vazgeçmiş gibi görünüp, rıhtımı (liman) yaparak termik santralin altyapısını hazırlamakta olduğu ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Hattat bu temyiz başvurularını geri çekmeden “Hattat termik santral kurmaktan vazgeçti, sadece kömür çıkaracakmış” demek çok sığ bir değerlendirme olacaktır. Hattat’ın mevcut politikacı ve bürokratlarla yıllardır sürdürdüğü faydalanmacı ilişkileri, seçimden sonra bu kişilerin yönetimde kalması durumunda kullanarak, termik santrali tekrar gündeme tekrar getirmesi ihtimal dahilindedir.
ÇED süreci 27 Mart 2023 tarihinde nihai hale getirilen “Lavvar ve Rıhtım” tesisin ait proje de sorunlu bir projedir. Bu projedeki;
-Dolgu alanı ile rıhtım projesine Çevre Düzeni Planları izin vermemektedir. Bu doğrultuda mahkeme kararları vardır.
-Atık depolama ve pasa atık sahalarının kapasitesi yetersizdir.
-Orman izinleri eksiktir ve yöredeki yüzlerce hektar orman ekosisteminin yok edilerek pasa ve şist atık sahasına dönüştürülmesi söz konusudur.
-Atık sahalarının seçildiği yerler teknik olarak uygun değildir.
-Entegre tesisler için kümülatif değerlendirme yapılmamıştır.
Bu şekilde ciddi eksiklere sahip bir projeye Çevre Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı verilmesi akıl dışı bir uygulama olacaktır. Bilimsel gerçeklerden oldukça uzak olan bu projenin doğa ve toplum yararına revize edilmesi gerekmektedir.
Şirket daha önce yılda 5.5 milyon ton taşkömürü çıkarma hedefi koymuşken, uyarılarımızdan sonra bu hedefi 3.5 milyon tona düşürmüştür. Fakat bu hedef de gerçekçi bir hedef değildir. Çünkü Zonguldak Taşkömürü havzasında (Zonguldak ve Bartın) 10 farklı işletmede üretilen toplam taşkömürü miktarı en fazla 1978 yılında 4,3 milyon ton olmuştur. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun Amasra’da dahil beş işletmesinde 2021 yılındaki toplam tüvenan kömür üretimi ancak 1 milyon 351 bin ton olmuştur. Amasra’daki grizu patlamasından önce TTK’ya ait Amasra Taşkömürü müessesesindeki 2021 yılı tüvenan kömür üretimi ise sadece 125 bin ton olmuştur. Bu nedenle Hattat Holding’in Gömü köyünde bulunan tek maden ocağından yılda 3,5 milyon ton taşkömürü çıkarılacağı iddiası gerçekçi değildir. Hedefin bu şekilde gerçek dışı bir miktar olarak belirlenmesi akla başka şeyler getirmektedir.
Hattat Holding sahada Çinli bir şirketle çalışmaktadır. İddiaya göre Hattat Holding’in bu Çinli şirkete ciddi miktarda borcu vardır. Hattat’ın Amasra B sahasındaki kömür çıkarma hakkını ve sahada inşa etmiş olduğu tesisleri bu Çinli şirkete borçları karşılığında devretmeyeceğinin garantisi var mıdır? Amasra B sahası Çinli şirketin eline geçtiği takdirde maden ocaklarında Çinli işçiler mi çalışacaktır?
Amasra’daki taşkömürü milli bir kaynak olduğu için ve yöredeki gençlere istihdam sağlayacağı için stratejik öneme sahiptir. Buranın işletilmesinin yabancılara geçmesi hem ülke, hem de yöre ekonomisi açısından büyük bir yıkım olacaktır.
Bartın Platformu olarak bizler dört yıl önce, 4 Aralık 2019 Dünya Madenciler Günü’nde yapmış olduğumuzı açıklamada; Hattat’ın Amasra B sahasındaki taşkömürü’nü 14 yıl boyunca bir kilogram çıkaramadığı (şu an 18 yıl oldu), Hattat’ın gerçek niyetinin kömür çıkarmak değil, termik santral kurmak olduğu, bu süreç için kömür çıkaramamış olduğu için Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) ödemesi gereken yüklü miktarda tazminatı ödenmekten kaçındığı, bu nedenle devlet tarafından Amasra B sahasında Hattat Holding’le yapılmış olan Rödovans Sözleşmesi’nin sona erdirilerek bu sahanın TTK tarafından işletilmeye başlanması, böylece yöredeki daha çok sayıda işsiz gencimize, daha iyi koşullarda, daha yüksek ücretli ve iş güvenliğine sahip bir ortamda çalışabilecekleri bir çalışma ortamı sağlanabileceğini açıklamıştık.
Biz hala aynı noktadayız. 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan genel seçimler öncesi siyasi partilere çağrımız; “Termikçi Hattat’ın 18 yıldır el koyduğu fakat 1 kg kömür çıkarmadığı Amasra B sahasındaki kullanım haklarının devlete olan borçları karşılığında iptal edilmesi, Amasra B sahasındaki taşkömürü üretiminin TTK tarafından yani devlet eliyle yapılması ve böylece 14 Ekim 2022 tarihinde 44 madencimizi kaybettiğimiz grizu patlaması sonucu geçici olarak üretim yapılamayacak hale gelen Amasra A sahasındaki maden işçilerinin yanı sıra, çok sayıda gencimiz de burada işlendirilerek, iş güvencesi, tatmin edici maaş, sendika hakkı vb. haklara sahip olarak daha iyi koşullarda iş sahibi olmalarının sağlanması ve böylece yöre insanının ve ülkemizin ortak hazinesi olan taşkömürünün gerçek değerini bulmasıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
BARTIN PLATFORMU