TERÖRİSTMİ ? GERİLLA MI ?



Gerilla'yı mutlak kutsal bir kavram zanneden bir takım hainler ve ezberci gerzekler sormadan soruşturmadan bu kelimeyi terörist kelimesinin yerine kullanıyorlar.

Gayri nizami harp maksadıyla kurulmuş bir örgütün nizami bir orduya karşı yürüttüğü ilke tanımaz, acımasız, haince, alçakça savaşa terör denir, gerilla da bu örgüt üyesi savaşçı asker demektir, o kadar…

Gerilla olmak, öyle peşinen göklere çıkarılacak anlı şanlı bir kavram değildir..

Gerilla düşman addettiği halkın askerine ve siviline karşı terör yöntemleri uygular, en hain tuzakları kurar, gözünü kırpmadan insan boğazlar. Uzlaşı, empati kültüründen yoksun, beyni yıkanmıştır, emir alma kolaycılığının tuzağındadır.

Gerilla hareketinin  tek değerlendirilme  ölçütü bence  antiemperyalist olup olmadığıdır. Gerillaya sempati sadece anti emperyalist öz taşıyorsa duyulabilir. Çünkü  emperyalizmin maşası PKK  örneğinde olduğu gibi her gerilla kuruluşu anti emperyalist olmayabilir. Konjektür gereği bir süre ABD nin, bir süre Rusya’nın kucağına oturmaktan çekinmeyen PKK çapulcularına özgürlük savaşçısı gerillalar diyebilir miyiz?

Kavramların dış görünüşüne değil, jelatinli paketlerine değil yansız içeriğine bakmak lazımdır. Durduğunuz yer yada bakış açınızın kavramların içini boşaltmasına izin vermeyin. Hele başkalarını seçtiğiniz dil ve üslupla yanıltabileceğinizi düşünmek sadece şark cinliği, köylü kurnazlığıdır.

Örneğin,  "işgal" ve "fetih" kavramları da aslında aynı şeydir; ancak iki farklı bakış açısından algılama ve seçtiğiniz ifade türü işgalcinin sizin yandaşınız olup olmadığına göre değişir.

Yandaş ne derse desin bebeye kurşun sıkan, öğretmen kaçıran ,iş makinası yakan, korku ile kepenk açtırmayan feodal kafaya , emperyal güçlerin kucağından inmeyen çapulcuya takılacak sıfat bellidir.
 
Aslında Türkiye Cumhuriyetinin karşılaştığı bu üzücü durum  terör falan değil, düpedüz ayrılıkçı bir isyan hareketidir.. Dolayısıyla, bu isyancıların anlayacağı dilden konuşmak gereklidir. Cumhuriyetin kuruluş  döneminde de 20 ye yakın isyan çıkmıştı.Bir yandan zor şartlarda İstiklal savaşı yürütülürken, diğer yanda bu hainlarle savaşılıyordu.

Büyük Atatürk o dönemde bunları kısa sürede tepelemiş, sindirmişti; öyle ki TC Hükümetlerin Devletin kuruluş felsefesine, Kemalist ideolojiye sadakatlerinin, kısmen de olsa, sürdüğü 1950 ye kadar bellerini doğrultamadılar, solukları kesilmişti. Kimse ne Ermeni soykırımından ne de Türkiye'de Kürdistan kurmaktan bahsetmiyordu. Ne zaman ki Cumhuriyet yerini Demokrasiye bıraktı, borçlanıp ele avuç açıldı, Hibeler kabul edildi, NATO ya girildi, Sanat ve Bilim umursanmaz oldu, Din ve İman sömürüsü başladı, işte o zaman işler zıvanadan çıktı. 

1980 sonrası sahneye çıkan, Türk ordusunu işgalci düşman askeri olarak gören PKK' da küresel emperyal güçlerin maşası bir örgüttür. "İnsan hakları, ve Demokrasi" perdelemesi altında AB ve ABD nin bunlara açık maddi destekleri ve yardımları vardır.    Bu gerçeği bilmek ve uyanmak durumundayız. 

Zaman ulusal bütünlük çevresinde bütünleşme zamanıdır.Eli kolu bağlanmamış, moralli bir TSK bu çapulcunun üstesinden gelir.Önemli olan siyasi iradedir.

Kaygılarımla.