Seçmenlerden 12 Haziran seçimleri için parlamentoda görev isteyen adaylar, bu çok zor değil. Her 4 kişilik bir aileden vereceğiniz 1 oy ile Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi olarak mecliste sizin adınıza görev alacağız mesajını verdiler. <br /> <br /> Konuşmasında Keleş; <br /> <br /> 12 Haziran’da yapılacak olan seçimlerin önemi önceki seçimlere göre kat kat artmaktadır. Toprak altımızdan kayıyor! Mutlak surette Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi’nin meclise girmesi gerekmektedir. Hükümet halkımızın lehine hiçbir icraatta bulunmamaktadır. Milli Görüş iktidarı hem iç, hem dış politikaya, hem ekonomiye hem manevi yozlaşmaya hepsine çözüm olacaktır. Milli Görüş yaşanan sıkıntıların ilacıdır. Çünkü milletin görüşüdür, milletin gerçek yüzüdür, milletin aslıdır. Milli Görüş'te diğer partilerde olmayan ve onu diğer partilerden ayıran birçok özellik vardır. En önemlisi Saadet Partisi işbirlikçi değildir. Bedel öder. İktidardan olmayı göze alır ama asla İsrail'le, ABD ile işbirliği yapmaz. Diğer partiler ise, zoru gördüklerinde dış güçlerle işbirliği yaparlar ama bedel ödemeyi göze alamazlar. <br /> Ülkemizde iktidarın ekonomik icraatlarının notu sıfırdır. İşsizlik oranı 8,5 yılda yüzde 6'dan yüzde 12'ye, devletin borcunun da 525 milyar dolara çıktığı istatistik kurumlarının yaptıkları araştırmalarda açıkça görülmektedir. <br /> <br /> Özellikle çiftçimizin ve kamyoncumuzun durumu içler acısı. O yüzden mavi mazot uygulamasını hayata geçireceğiz. Yani vergiden arındırılmış mazot. Biz daha önce 1996'da bunu yaptık. Akaryakıt fiyatlarını indirdik. Çiftçimize 90 kuruşa mazot verdik. Mavi mazot uygulamasını daha önce yaptık, yine yapacağız. Bir binayı yapan usta, yenisini yapamaz mı? Kamyoncumuz şu anda perişan. Ayrıca kamyoncu esnafının bankalara olan şu belge bu belge diyerek sömürü mekanizması faiz borçlarını da kaldıracağız. Mazot yükü ve çilesinin sona ermesi, tonaj problemi ve ruhsat harcı sıkıntılarının ortadan kaldırılması için kamyoncu esnafımızın desteklerine ihtiyacımız var. Terörün 10 sene önceye göre daha da arttığını görüyoruz ki terör, başbakana kadar gelip dayandı. Onların şikayet etmeye hakkı yok. 9 yıldan beri geçen bu süreçte iktidarın konuşmak yerine çözüm üretmesi gerekirdi. Muhalefet partileri de aynı. Bu sorun müslümanlar kardeştir tanımlamasıyla çözülecektir. Ayrıca Doğu ve Güneydoğu anadoluyu ağır ve teknolojik sanayi ile donatacağız. Türkiye büyüyecek ve dünyaya hakim olacak. Dünyaya hakim olacak bu kriterde bizim toplumumuzda bir insanı kaybedecek lüksümüz yok.<br /> <br /> 12 Haziran günü yapılacak seçimlere sadece iki siyasi parti girecektir. Biri Saadet Partisi ötekisi ise diğer siyasi partiler. Çünkü öteki siyasi partiler Avrupa Birliği'ni savunuyorlar, IMF'yi savunuyorlar. AB bir Hristyan Kulübüdür. İster CHP'li ister AKP'li olsun. Bu güzel yurdumuzun güzel insanlarına soruyoruz. Sen Hristiyan kulübünden yana mısın İslam Birliği'nden yana mı? Bunu söyleyen tek siyasi parti bizim temsil ettiğimiz Saadet Partisi'dir. Mevcut iktidar sürekli anayasa değişiklikleri ile uğraşıyor ancak milleti ilgilendiren konularda sürekli sessiz kalıyor. Şimdi Saadet Partisi o problemi çözemez diyemiyorlar. Dedikleri tek şey oylar bölünmesin. Biz oyları bölmek için değil, problemleri çözmek için geliyoruz. Baba ocağını tahrip etmeye çalışandan komşuya fayda gelir mi? Hadise ortada. Karadeniz de yaşayan vatandaşlarımızın geçim kaynağının başında gelen fındığa getirilen kotalar ayıptan başka bir şey değil. Bu vatandaşlar ne ile geçinecek. Geçinemiyorlar. Hepsi göç ediyor. En önemli geçim kaynaklarından biri olan fındığı bitirme noktasına getirdiler. Fiskobirlik neredeyse kapatılma noktasına getirildi. Doğu karadenizde yaşayan vatandaşlarımız göç etmek zorunda bırakıldı. Doğup beraber büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalıyorlar. Niye çünkü iş yok. İş yerleri kapanıyor. 150 bin insan göç etmiş. Fındığın hali yürekler acısı. Bu insanlar ne ile geçinecek. 96-97 Refah-Yol hükümetinde fındık 7.25 liraya satılırken, şimdi neden 3 liraya satılıyor? Bu haksızlığı ve bu haksızlıktan doğan vebali kim üstlenecek? Kim bunun hesabını verecek? Bu sorunlar sadece Milli Görüş iktidarında sonuç ve muhatap bulur. <br /> <br /> Üretmeyen, yatırım yapmayan bir ekonominin, işsizliği çözmesi mümkün mü? Üretmeyen ülke zenginleşebilir mi? Gelir dağılımındaki adaletsizliği ancak Saadet Partisi düzeltebilir. Nasıl 96-97 Refah-Yol hükümetinde yüzde 50 zam ile geldiysek yine yüzde 50 zam ile geliyoruz. Biz bu zamları yapabiliyoruzda neden diğerleri yapamıyor? Nedeni belli bunların ellerindeki reçete yalnış, bunların ellerindeki cetvel eğri. Saadet Partisi olarak, uzun vadede maliye politikası ile adaletsizliği hafifleteceğiz. Üniversite öğrencilerinden harç almayacağız. Her doğan çocuk beşikten mezara kadar sigortalı olacaktır. İşçimizin memurumuzun durumunu da biliyoruz. İşçiye memura emekliye ilk etapta yüzde 50 zam vereceğiz. Çiftçilerimizin durumunu da biliyoruz. Onlara da mavi mazot projesi vereceğiz. Tam anlamıyla bir üretim seferberliği başlatacağız. Üretmeyen ülkenin zenginleşmesi mümkün değil. Sayın Başbakan 510 bin araba satılmıştır diyor. Sayın Başbakan bu ülkenin kaç araba sattığını değil, kaç araba ürettiğini hesaplada öyle konuş? Ülkeyi öyle bir duruma getirdilerki üretmeden tüketiyoruz. Hazıra dağ dayanmazmış. Doğru hazıra dağ dayanmadı, hazırdakiler bitti şimdi milli gelir kaynaklarımızı özelleştirmeye başladık. Toprak altımızdan kayıyor. Milli Görüş bu milletin görüşüdür. Milli Görüş'ün iktidarda olmadığı yıllarda toplumun kötüye doğru gittiğini görüyoruz. Bu ülkede Milli Görüş'ten sonra her parti iktidara geldi. Biz bu memleketin zenginliğini millete verdik. Bu güne kadar kimse bunu bir türlü başaramadı ama biz yaptık. Bundan sonra yine yapacağız. Fiskobirliği bitirmek için her tülü oyunu yapıyorlar. Sanki bunlar bitirmiyormuş gibi davranıyorlar. 9 yıldır nerdeydiniz de bu yıl gelip şunu vereceğiz diyorlar. Bunlar değil mi, fındığı bitirenler. Seçim geldi dayandı kapıya şimdi bol bol vaat veriyorlar. Bizler Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partililer olarak, Yaşanabilir Yeni bir Türkiye ile Yeni Bir Dünya kurmayı hedefledik. Bunun için olağan gücümüzle çalışıyoruz. Bu hedeflerin temellerini 1996-97 yılında kurulan Refah-Yol Hükümeti zamanında attık. Ekonomi anlayışımızda esnaf, memur, köylü, işçi ve herkesimin yüzünü güldürdük. <br /> <br /> Diğer siyasi partilerin hepsinin ekonomik modeli tamamen rant ekonomisine dayanmaktadır. Bizler üretim ekonomisini halkımıza sunuyoruz. Rant ekonomisi memleketin ve milletimizin anasını ağlatırken, biz reel ekonomi yani üretim destekli ekonomi adı altında bir projeyle ortaya çıktık, yani gerçek ekonomi. Faize dayanan değil, ranta dayanan değil, üretime dayanan, alın terine dayanan bir ekonomi sistemi. Hukuk fakültesine veya iktisat fakültelerine gittiğimiz zaman iktisat derslerinin başlarında hep bu konular okutulmaya başladı. Yani bir insan harcayacak, harcayacak ama ne kadar üretiyorsa o kadar harcayacak. Bu, ekonominin temelidir. İhtiyacından fazla harcamamalı daha doğrusu gelirinden fazla harcamamalı. Dolayısıyla biz bugün Türkiye'de, tamamen reel ekonomi sistemini temsil ediyoruz. Türkiye'de siyasi partiler içerisinde reel ekonomi diyen tek siyasi parti Saadet Partisi'dir. Milli Görüş iktidarında, İşçi Bakanlığı, Köylü Bakanlığı ve Esnaf Bakanlığı'nı kuracağız. Neden böyle yapıyoruz, nedeni şu; bugün AVM dediğimiz merkezler, esnafımızı bitirmektedir. Bizim, milletle bütünleşen ticari yapımız esnaftır. Hani bir mahallede oturan bir ailenin durumu hakkında bilgi almak istediğiniz zaman AVM'ye gidemezsiniz ama esnafa gidebilirsiniz. Dolayısıyla bunlar, bizim yıllardan beri gelen ahilik yapımızın bugünkü tezahürü esnaf olarak karşımıza çıkıyor. O nedenle biz Allah'ın izniyle iktidar olduğumuz zaman mutlaka bu üç bakanlığı kuracağız. Yani Türkiye'yi yaşanabilir bir Türkiye haline getirme perspektifinde bu üç bakanlık son derece hayati rol oynayacaktır. Siz 12 yaşını bitirmemiş yavrularınızı Kur'an Kurslarına gönderemiyorsunuz. Ama bu düzen, 5 yaşındaki yavrularınızı İncil, Tevrat, dans, bale kurslarına göndermenize müsaade veriyor. İzin vermediği tek yer Kur'an Kursudur. 1999 yılı seçimlerine giderken bir partimizin önde gelenleri oylarınızı ürkeklere değil erkeklere verin diye dolaşıyorlardı. Bu yasağı işte o erkekler koydu. Başörtüsü yasağı problemini biz ortadan kaldırır, çözeriz diyorlardı. Meclise girdikleri ilk gün kendi milletvekillerinin başörtüsünü çözdüler. İş bununla da bitmedi, arkasından da bu Kur'an yasağını getirdiler. Kuranı Kerim'i yasaklayan kanunun altında oylarınızı ürkeklere değil erkeklere verin diyen MHP yönetiminin DSP ve ANAP'lıların imzası vardır. Bu gidişata dur demek istiyorsanız adres Saadet Partisi'dir.<br /> <br /> Batının her gittiği yere sömürü için gittiğini, her gittiği yerde katliam yaptığını biliyoruz. Bile bile ladese gerek yok. İnsanlık batıya teslim edilemez. Irak yerle bir edildi. Şu an Libya'ya girdiler. Suriye'yi vurabilmek için Rusya'yı iknaya çalışıyorlar. Yarın Mekke'yi, Medine'yi vuracak olurlarsa ne yapacaksınız? NATO'nun emrindeki Türk birlikleri NATO'ya karşı mı koyacak? 1. Dünya Savaşı'nda Medine'yi kuşatmadılar mı? Medine, Mekke, Kabe o zaman bizimdi de şimdi başkasının mı? Dünyaya lokomotif olacak en uygun ülke Türkiye'dir. Çünkü bizde Osmanlı tecrübesi vardır. Bu tecrübeye lokomotifin arkasında vagon olmak yakışmaz. Peki Türkiye'ye kim öncülük edecek? Tabi ki Milli Görüş. Milli Görüşe de siz destek vereceksiniz. Türkiye'de mukaddesatımız, inancımız üzerindeki tüm baskıları kaldırabilecek inanç ve tecrübe başka hiçbir siyasi partide teşkil etmemektedir. Rahmetli Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Türk milletinin şuurlaşması, tüm İslam ümmetinin kurtulması yolunda ömrünü geçirdi. Sahip olduğu her şeyi bu uğurda feda etti. Buna Türk milleti olarak, İslam âlemi olarak sonuna kadar şahadet ediyoruz. Milli Görüş'ün hep parçalanmak, bölünmek istendiğini söyledi Erbakan. Her seferinde bizi bölüp parçalamaya, yok etmeye çalışmalarına rağmen, partimizi kapatmalarına rağmen, şuurumuzu, inancımızı ortadan kaldıramadılar. Bizi engelleyemediler. Engelleyemezler. Engelleyemeyecekler. İşte bu inanç, bu şuur, bu hizmet aşkı olduğu müddetçe 4 değil, 14 kez partimizi kapatsalar gene de 15'sini kurar davamıza devam ederiz. İşte davaya inanmak budur. Böylesine azimle, imanla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Böylesine inançlı ve dünyaya nam yapmış bir lider vefat etmeden önce tüm insanlığa hakkını helal etmiştir. İşte önümüzdeki seçimler Merhum Erbakan’la helalleşme adına bir fırsattır. Bizler Saadet Partisi olarak önümüze büyük hedefler koyduk. Allah'ın izniyle Türkiye, Saadet Partisi'nin iktidar veya iktidar ortağı olmasıyla Yaşanabilir Bir Türkiye olacaktır. Aynı zamanda Yeniden Büyük Türkiye olacaktır. <br />