Sevgili oğluma mektup (2) Ve Valimiz ile öğretmenlerimiz
Eğitim-Öğretim döneminin başında “Canım oğluma mektup” başlığı ile yazdığım, esasen tüm çocuklara ve velilere seslendiğim bir yazım olmuştu.
Bu mektubumda henüz okul yaşamına yeni başlamış olan senle bir ders çalışma anlaşması yapmış, diğer taraftan okulunu, öğretmenlerini, arkadaşlarını sevmen gerektiği üzerinde durmuştuk.
Hatta senin endişesinden, ana kucağından çıkıp ayrı bir dünyaya girecek olmanın verdiği tedirginliğinden, ayrılık hüznünden, şaşkınlığından ve ürkekliğinden de bahsetmiştim.
Aslında şimdi daha iyi anlıyorum ki, o yazı senin tedirginliğinden daha çok kendi tedirginliğimizden dile gelmiş ve kaleme alınmış.
O yazı, birinci sınıf öğrencisinin ders çalışma alışkanlığını kazanıp kazanamayacağı, okulunu, derslerini sevip sevmeyeceği gibi birçok tasa ve korkuların eseriymiş.
İyi ki de öyle olmuş ve iyi ki de, o tasaların sonucu olarak seninle öyle bir dost anlaşması yapmışız, sözler vermişiz.
***
Sevgili oğlum, okulun ilk günü kaleme aldığımız o yazının üzerinden yaklaşık 2 ay geçti…
Bu 2 aylık süreçte zaman zaman kızgınlıklarımızın hatta bağırmalarımızın dozunu ayarlayamadığımız zamanlar olsa da yaptığımız anlaşmaya uymaya gayret ettik.
O minik ellerin yazamadığı, küçücük beyninin çözemediği kelimelere sinirlendik, bazen bağırdık, sonrada çok üzüldük.
Zannettik ki, bizim bildiğimizi, gördüğümüzü sende yapabilmeliydin, sende biz olmalıydın.
Ama sen “Bana bağırmayın, benim okulda aklıma geliyo, üzülüyorum” diyecek kadarda bizden daha akıllı, duygulu ve daha büyük olduğunu da gösteriyordun.
***
Zaman zaman sıkıldığımız yerde araya oyunlar da kattık.
Ben polis oldum, sen hırsız…
Ben hırsızı bulamadım, yakalayamadım, müdür amca da polis kimliğimi iptal ediverdi.
Oyuna devam edebilmek için yenisini imzalatmam gerekti.
İmzada sana ait olacaktı, tabi doğru olarak…
İmza: Ata Talat el ele, Ata alet al, Atla Talat atla, Ela et tat, Tat Talat tat vs…
***
Evet; 2 ay oldu, bu harflere, kelimelere ve cümlelere çok yenileri de eklendi.
Ata’nın, Lale’nin Ela’nın yeni yeni arkadaşları oldu.
Nil, Erol, Onat, Talat, Nalan, Onur…
Ve biz bugün henüz 29 harfi bitirmedik ama yine bugün gördüğümüz her yazıyı okuyabilir, söylediğimiz her şeyi yazabilir hale geldik.
Korktuk, kızdık, bağırdık, üzüldük ama başardık…
Ne mutlu sana…
Ne mutlu bize,
Ne mutlu öğretmenine…
VALİ İSA KÜÇÜK
Bartın Valisi İsa Küçük’ü bilenler, “Eğitime önem veren bir vali” olarak tanır, bilir ve anar.
Bartın’da görevde bulunduğu süre içerisinde eğitime verdiği önemi bilmeyen yoktur.
Okullara “Kamu kurumları kardeş okul projesi” ile maddi ve manevi olarak kardeş buldu. Okulların yalnız kalmamasını sağladı.
Her gittiği okulda öğrencilerle birlikte sıraya oturdu, onlarla kitap okudu, yazı yazdı.
İdarecilerin her türlü sorununu büyük bir hassasiyetle dinledi, çözüm üretti.
Terör saldırıları arttı, “eğitim eksikliği” dedi.
Van’da deprem oldu, eğitime dikkat çekti.
Trafik kazalarının önlenmesinde eğitimin önemini anlattı.
Yine son olarak Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen törende eğitimin önemine kulaklarda küpe olacak şu sözlerle dikkat çekti:
Eğitim sürecinin dışında kalanlar hayata üretken biçimde katılamamaktadır. Bu kişiler sağlığına özen gösteremez, kendisi ve ailesini gereği gibi koruyup geleceğe hazırlayamaz hale düşmektedir. Doğaldır ki bu bireylerden oluşan toplum da sağlıksız hale dönüşerek yok olup gitmektedir.
Komşu ülkelerde, çevre ülkelerde devam eden olaylar ülkemizi devam eden bölücü terör olayları, deprem ve doğal afetler son olarak Van depremi, durmak bilmez trafik kazaları… Hepsini yakından değerlendirdiğimizde öğretmen ve eğitimin ne denli önemli olduğunu çok acı bir şekilde her gün ve devamlı olarak bizlere göstermektedir.
İnsan sevgisi, hoşgörüsü, yüksek doğruluk ve dürüstlüğün, dayanışma ve paylaşmanın bir erdem olarak kabul edilip benimsendiği yüksek karakterde insan yetiştirmenin önemini bir kere gözler önüne sermektedir ve bu nedenle öğretmenin tarihsel görevi bitmemiştir, bitmeyecektir”
BARTIN’IN BAŞARISI
Vali İsa Küçük, yine görevde bulunduğu son 6 yıllık dönemde öğretmenlerin, idarecilerin çok önemli başarılara imza atıldığını da sözlerine ekledi ve “Eğitim öğretim alanında esamesi okunmayan Bartın ilimizi elde ettiğimiz başarılarla ön sıralara çıkarıp parmakla gösterilir hale getirdiniz” diyerek öğrencisinden velisine, öğretmeninden idarecisine kadar herkese teşekkür etti. Bartınlılardan bir şey de istedi ve şöyle dedi:
“Eğitim öğretim için çekinmeyin, beklemeyin, bizden daha iyisini isteyin… Büyük felaketle karşılaşmamak için, cehaleti yenmek için isteyin ve mücadele edin… Az önce Bartın artık parmakla gösterilir hale gelmiştir dedim. Yeterli değildir… Hedef imrenilir hale gelmektir. Yani her alanda birinci olmaktır. Bunun için çalışacağız, maddi manevi tüm imkân ve gücümüzü bunun için harcayacağız.”
Sayın Valim; bir veli, bir gazeteci, bir Bartınlı ve Türkiye Cumhuriyeti bireyi olarak bu mücadelenizde arkanızda değil, önünüzde olacağız. Çünkü, biliyoruz ki, bu mücadele İsa Küçük’e değil, Bartın’a, Bartınlıya ve insanlığa fayda getirecektir.
ÖZDEMİR SAĞ
Özdemir öğretmenimiz, Fatih İlköğretim Okulu öğretmenlerinden, aynı zamanda bizimde öğretmenimiz.
Oğlumuzu emanet ettiğimiz eğitim neferlerinden biri.
Az önce Vali İsa Küçük “Bartın artık parmakla gösterilir hale gelmiştir. Ancak yeterli değildir… Hedef imrenilir hale gelmektir. Yani her alanda birinci olmaktır. Bunun için çalışacağız, maddi manevi tüm imkân ve gücümüzü bunun için harcayacağız” demişti.
Eğer, bu memlekette öğrencilerinin okul öncesi dönemleri hakkında veliden bilgi alan öğretmenler varsa;
Eğer bu memlekette öğrencisinin kahvaltısından temizliğine, uyku saatinden gezmelerine kadar ilgilenen öğretmenler varsa;
Eğer bu memlekette 15 günde-ayda bir hafta sonu tatilinden, ailesinden feragat edip bütün velilerle bir araya gelerek 3-4 saat toplantı yapan öğretmenler varsa;
Eğer bu memlekette toplantıya gelmeyen veliyi cezalandırabilen öğretmenler varsa;
Eğer bu memlekette “Çocuklarınızı sakın hasta etmeyin. Dikkatli olun, üşütmeyin. Okulundan bir gün ayrı kalan çocuk çok şey kaybeder” diyen, hafta içi misafir kabulü ve ziyaretlerine dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatan,
Telefonla “oğlumuz gece hiç uyuyamadı. Uyuması sabah 7’yi buldu. Bugün izin alacaktık” diye aradığınızda “Uyusun, uyansın, güzel kahvaltısını yapsın ve mutlaka gelsin” diyen bir öğretmen varsa;
Ve eğer bu memlekette akşam 9’da telefonla arayarak “oğlum uyudu mu?” diyen öğretmenler varsa;
Ve bunlar özel okul değil, devlet okulunda oluyorsa
Bu hedef de yakındır Sayın Valim…
Teşekkürler Özdemir öğretmenim ve tüm öğretmenlerim
Teşekkürler, “Okulumu Bartın’ın en başarılı okulu yapacağım” hedefinde olan Zafer Kısa müdürüm ve müdürlerim,
Teşekkürler Milli Eğitim Müdürüm
Teşekkürler Sayın Valim…
İyi ki varsınız…