Sene 1977, Bartın'ın güzel bir köyü, aylardan Ramazan !



Sene 1977, Bartın'ın güzel bir köyü..

Henüz teknolijinin gelişmediği ve insanlığımızı iyi veya kötü etkilelemediği dönemler..

Sıcak yaz geceleri ve günleri, ilk sahur ve iftarları hatırladığim çocukluğum, 5 yaşlarında falandım, köyümüzde elektriğin, evlerimizde suyun olmadığı, dünyadan bihaber yaşanan zamanlar..

Kalabalık geniş bir aileydik, nerdeyse 3 aile bir evde yaşıyorduk, babaannem dedem, annem babam kardeşim, amcam yengem ve kuzenlerim, 10 kişi yaşıyorduk o kerpiç ve ağaç karışımı küçük evde..

Annem babam ve kardeşim, 8 yaşıma kadar, doğduğum o odada yaşamıştık..

Her akşam köyün çocukları toplanıp, en soğuk akan çeşmeye giderdik iftar için su getirmeye, buzdolabı yoktu karpuzu çeşmelerin küçük havuzlarında soguturduk, en sıcak günlerdi..

Evde herkes oruç tutardı, ben yarım gün tutabilirdim ancak..

Yokluk vardı, o zamanlar ekmeği fırından almazdık, tarlaya ektigimiz buğdaydan öğütür pişirirdi annemler, yağı yemek kaşıgıyla ölçerek kullanırlardı, şeker lüks sayılırdı, zaten bakkalda da her zaman bulamazdık, kaç kere bakkaldan boş döndüğümüzü hatırlarım..

Yoksulduk her istediğimiz olmazdı, hiç oyuncağımız yoktu mesela, yeni kıyafeti belki bayramlarda görürdük, oda günler önce kumaşını alıp diktirirdik..

Bayramlar da ayrı güzeldi o yıllarda, kendi aramızda eğlenceler düzenlerdik, kırk taş bizim toprağı oyarak oynadığımız en güzel oyundu, hile nedir bilmezdik...

Köyün ortasında en büyük bir ağaca uzun sağlam bir iple salıncak kurulurdu, genç kızlar delikanlılar orda toplanırdı, nişanlı yada evli olanlar birbirini sallardı, biz çocuklarda beklerdik bize sıra gelse diye..

O zamanlar utanmak vardı, kızlar daha nazlı, delikanlılar daha utangaçtı, sevdiklerini sadece bakışlarıyla anlatabilirlerdi..

İnsanlar daha samimi daha içten bağlıydı birbirine, komşuluklar vardı en güzel yaşanan, birbirinin külüne muhtaçtı herkes, yardımlaşma ve imeci usuluyle yapılırdı bahçe tarla işleri..

Belki yokluk vardı, belki her istediğimiz olmazdı ama huzur vardı, maneviyat daha güzel yaşanırdı o dönemlerde, elimizdeki az imkanlarla bile mutluyduk..

Tekrar o günlere dönmek mümkün olsa keşke, saf ve temiz duygularla yaşansa yine Ramazanlar, keşke yine gece sahura kadar uyumayıp, davulcuyu korkutup kaçsak ve pınarlardan buz gibi su taşısak oruç açmak için büyüklerimize...

Keşke kaybolmaya yüz tutmuş insanlığa dair erdemlerimiz geri gelse ve bu maneviyatı yüksek Ramazan ayını gösterişten uzak, samimiyet ve huşu içinde ihya edebilsek..

Twitter : @BahriyeGrpnr