Dil, bir milletin manevi
gücünün göstergesidir. O milletin kültürel değerlerini oluşturan, milli duruşu
dik tutan; sanatı, bilimi, edebiyatı, dünya görüşünü, ahlâki anlayışı, tarihten
geleceğe dil sayesinde taşır. Bununla beraber dilin korunması, milli varlığın
korunması ile eş anlamlıdır.Milletin dili bozulursa,
saydığımız tüm kısımlarda sorunlar-sıkıntılar çıkar. Kültür, bozulmaya başlar,
toplum birbirini anlayamaz hale gelir. Türk Milleti’nin dili; Türkçemiz; dünya
uluslarının bilim adamlarının araştırmaya tabi tuttuğu, her anlatımda ve alanda
karşılık buluna bilecek, zengin, matematiksel, üretken yapısı ile hayranlık
uyandıracak bir yapıya sahiptir ve kanıtlanmıştır. Kendi ellerimizle bu
hayranlık uyandıran yapıyı kısırlaştırmak, ipe sapa gelmeyen bahanelerle bozmak
niyedir, anlayamam…Aklıma ilk gelen, taşları
bir araya getirdiğimde, bu bir oyun mu dur sorusu… Ülke siyasal bir çatışmanın içerisinde,
eğitim kurumları ve programları düzensiz ve yeni nesil e zarar verir durumda,
ekonomi uzun yıllardır rayına oturtulamamış, işsizlik hat safhada… Genç Cumhuriyet
üzerinde hâlâ tartışma çıkartıp sürdürürlerken, kısacası büyük problemler yaşanırken,
ipe sapa gelmeyen bahanelerle, bir gurup insanın sağlıksız düşünceleri sebebiyle,
dilimizi zenginleştiren kelimeler üzerinde oyun oynamaları, uğraşmaları pek de
mantıklı gelmiyor…Bir yazı da şöyle diyor,
yazıda çabanın büyüklüğünü anlamak hiç de zor değil.“Dil, milletin, ortak
kültürüyle yol alarak varlığını devam ettirir. Milleti oluşturan bireyler
arasında birleştirici bir rol üstlenen dil, aynı zamanda ortak şuurun, milli
şuurun ortaya çıkmasına hizmet eder. Milli birliği ve beraberliği sağlar. Dilin
bu özelliği, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran; Türk Halkı, Türk Milletidir.
Türk Milleti demek, Türk dili demektir. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir
hazinedir. Çünkü Türk milleti, geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde,
ahlâkının, an’anelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası, bugün kendi
milliyetini yapan her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk
dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”sözlerinde veciz ifadesini bulmuştur.“Kadın” kelimesinin
geçmesi gereken her yerde “bayan” kelimesinin tercih edilmesini cinsiyetçi
yaklaşımın parçası olarak gören bir grup kadın,”bayan sizsiniz, biz
kadınız.”kampanyası başlatmışlar.Hangi aklı salim, hangi
duygu ve güdülerini kontrol etmesini bilen, centilmen, medeni, problemsiz,
normal bir insan “bayan” kelimesini cinsel bir uyarıcı olarak görür acaba?
Zorla ve bilerek, sanki insanları bu şekilde düşünceye yönlendirmek istercesine
de böyle bir kampanya başlatabilir? Gerçi dediğim gibi kendini bilen hiç kimse
bunu kale almaz; ama genç beyinler; tüm öğretileri, yaşama, kontrollü bir
şekilde yerleştirmek için eğitilen genç beyinler de bu yaklaşım nasıl yer eder?
Bu düşünceyi baz alarak, sorgulayarak, asıl bu kampanyanın vereceği zararlar
üzerinde durulmalıdır…Türkçemiz de nezaket kelimesi olarak
yerleştirilen “bayan” kelimesinin yerine hangi kelimeyi koyabileceklerdir bunu
da merak etmiyor değilim…Her dilde bazı kelimelerin,
kabaca söylenişleri, nezaketen söylenişleri kısaca yerine –ortamına göre
söylenişleri için uyarlanmış-şekillendirilmiş kelimeler vardır. Tuvalet-helâ-kenef-memişhane
-lavabo,kız-bayan-hanım-avrat ve kadın v.b.Genç ve evlenmemiş
kadınlar genelde bayan kelimesini tercih ederler. Bir yerde tercih meselesidir
de bu… Kadınsa bu cinsin genel adıdır. Anne karnında bir bebeğe kimse cinsiyeti
sorulduğunda kadın demez; çünkü Türkçemizde ona karşılık bir kelime zaten vardır:
Kız bebek…Meselâ: Kadın basket bol takımı,
söylem olarak çirkin değildir ama yakışıkta almayabilir bekâr, hiç evlenmemiş
genç kızlarımız için… Çünkü geçmişten süre gelen bir bekâret kavramı vardır Müslüman
toplumlarda…”kadın” kelimesi, bir nebze de olsa onlar için hoş olmayan bir
anlam taşıdığı için kullanılmaz. Yoksa kim, hangi bozuk düşünce bunu başka
türlü ifade edip düşünebilir ki, dinimize ve an’a nelerimize göre de çok masumca
bir ifade ve düşünce şekli değimlidir oysa…”Bayan” kelimesi genelde nezaket
icabı ve resmiyetten de kullanılır, tıpkı “hanım” kelimesi gibi. Bir bey, eşi
için “Benim kadın” dediğinde mi hoş bir intiba bırakır yoksa “benim hanım”
dediğinde mi? Ya da farklı bir ortamda hiç tanımadığı bir karşı cinse “SAYIN
KADIN…/…” ifadesi mi hoş olur,”Sayın Bayan…/…” ifadesi mi? Erkek-adam-herif-bay-bey, tıpkı
bunun gibi…”Adam basketbol takımı”,”kadın basket bol takımı”,”erkek basket bol
takımı”,”bayan basketbol takımı”…Ayrıştırmak gerekirse;
hangisinin nezaketen kullanıldığını bilirsiniz. Ama şunu da diyemezsiniz
geçmişten geleceğe nezaketen kullanılan bu kelime(bayan) aslında cinsel
istismar aracı olarak kullanılıyor diye… Bunu onlarca yıldır dil bilimciler
görüp bilememişler de bozuk-art niyetli kullanıldığı şimdi mi fark edilmiş…
Gözden kaçmış bu kelime art niyetli diyelim diyorum ama araştırmalarda yapmama
rağmen art niyet buluna bilecek bir kaynak bulamadım. Şunun dışında:İşin gerçeği; aslında her
kelimeyi, yeteneğinizi konuşturarak içinizdeki ruh haline göre
şekillendirebilirsiniz…Bakınız: Elinize bir
tespih alın; kaşlarınızdan birini diğerine oranla biraz daha yukarıya kaldırın,
dudaklarınıza da hani “pis gülüş” derler ya öyle bir gülümseme yerleştirin.
Şimdi de, ceketinizi kollarınızdan çıkartın ve omuzlarınıza alın…Aldınız mı?
Tamam…
Ve şimdi kollarınızın
altına karpuz yerleştirilmiş gibi ya da hindi gibi kabarın, sesinizi de
gırtlaktan gevrek gevrek çıkartarak- B a y a n bu sandalye boş mu acaba… Deyin.Ne anlarsınız?
Aynı cümleyi, ceketinizi
giyerek, suratınızda ki bütün ifadeleri-şekilleri normale çevirerek, sesiniz
normal tanrının size bahşettiği şekilde kullanarak, hatta ceketinizin önünü ilikleyip,
hindi gibi kabarmadan düzgün bir şekille söyleyiniz. -Bayan, sandalye boş mu
acaba? Deyiniz…Ne anlarsınız?
Gazete başlıklarına da
baktım.3 Temmuz 2011 Pazar tarihli Cumhuriyet gazetesi üçüncü sayfa
haberi.”Kadın beyanı esastır.”Hemen bu haberin bitişiğinde Emre Kongan’ın
“Zalimle Empati başlığı altında farklı bir haberin köşe yazısı göze
çarparken,ilk okuduğunuz haberde ki
“bayan” kelimesi cinsel istismar aracıdır diye düşünenlerle empati kurmaya
çalışın.Ben bu empatiyi kuramadım,siz de bir deneyin
isterseniz…