Peygamber Efendimiz’den altın tavsiyeler

İnsanların en hayırlısı, onlara faydalı olandır. Kanaatkâr olursan insanların en zengini olursun. Önce kendine ve insanlara merhamet et ki, Allah da sana merhamet etsin.
 
Peygamber Efendimiz’den altın tavsiyeler

Bir gün, bir adam Peygamber Efendimiz’in yanına gelerek, “Size dünya ve ahiretle alakalı soracak sorularım var.” der. Bunun üzerine Peygamberimiz o kimseye, “Ne istiyorsan sor.” buyururlar. Ardından o kişi ile Peygamber Efendimiz arasında bizim de pek çok dersler çıkarabileceğimiz şu diyalog yaşanır:

- İnsanların en zengini olmak istiyorum.

-
Kanaatkâr olursan insanların en zengini olursun.

- İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum.

-
İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır. Sen de insanlara faydalı ol.

- İnsanların en adaletlisi olmak istiyorum.

-
Kendin için istediğini insanlar için de istersen insanların en adili olursun.

- İnsanlar içinde Allah’a en yakın, O’nun en has kullarından olmak istiyorum.

-
Allah’ı çok zikredip anar ve hatırlarsan o zaman Allah’ın en has kulu olursun.

- Muhsinlerden, iyilik edenlerden olmak istiyorum.

-
Allah’a, O’nu görüyor gibi ibadet et, her ne kadar sen O’nu görmesen de O seni görüyor.

- İmanımı kemale erdirmek istiyorum.

-
Güzel ahlaklı olursan imanın kemale erer.

- Kıyamet günü nur içinde haşrolmak istiyorum.

-
Hiç kimseye zulmetme, kıyamet günü nur içinde haşrolursun.

MERHAMETLİ OL!

- Rabb’imin bana merhamet etmesini istiyorum.

-
Önce kendine ve insanlara merhamet et ki; Allah da sana merhamet etsin. 

- Günahlarımın azalmasını istiyorum.

-
İstiğfar ederek günahlarının bağışlanması için Allah’a yalvarırsan günahların azalır.

- İnsanların en kerimi olmak istiyorum.

-
Allah’a kullarını şikayet etmezsen insanların kerimi olursun.

- Rızkımın bol olmasını istiyorum.

-
Temizliğe devam edersen rızkın bol olur.

- Allah ve Resulü tarafından sevilmek istiyorum.

-
O zaman Allah ve Resulü’nün sevdiklerini sev, sevmediklerini de sevme.

- Allah’ın bana kızmasından kendimi korumak istiyorum.

-
Kimseye kızmazsan Allah’ın gazabından ve kızmasından kurtulursun.

- Duamın kabul edilmesini istiyorum.

-
Haramlardan sakınırsan duaların kabul olur.

KUSURLARI GÖRME

- Allah’ın beni başkalarının yanında rezil etmemesini istiyorum.

-
Namusunu koruyup iffetli ol ki; insanlar yanında rezil olmayasın.

- Allah’ın ayıplarımı, kusurlarımı örtmesini istiyorum.

-
Kardeşlerinin ayıplarını örtersen Allah da senin ayıplarını örter.

- Benim günahlarımı ne siler?

-
Gözyaşların, hudûun (saygıyla Allah’a kulluğun) ve hastalıklar.

- Allah yanında hangi iyilik daha faziletlidir?

-
Güzel ahlak, tevazu, belalara sabır ve kazaya rıza.

- Allah yanında en büyük günah hangisidir?

-
Kötü ahlak ve Allah’ın emirlerine karşı gösterilen cimrilik.

- Rahman Allah’ın rahmetini ne coşturur?

-
Gizliden gizliye sadaka vermek ve sıla-i rahim (akrabaları ziyaret ve görüp gözetmek).

-
Cehennem ateşini ne söndürür?

-
Oruç. (Ali el-Müttaki, Kenzu’l-Ummal, 16/127-129)

BİR SORU-BİR CEVAP

Vefat eden anne ve babam için hayır yapabilir miyim?

Öncelikle şunu ifade delim ki, hayırlı bir evlat, anne ve babanın amel defterini açık tutacak önemli bir manevi kazanç kapısıdır. Okuduğu her sure, getirdiği her salavat ve ettiği her dua o niyet etmese de anne ve babasının amel defterine anında kaydedilir.

Evlatların üstlerinde bazı önemli vazifeler vardır. Bunlar, anne ve babalarının dine uygun vasiyetlerini yerine getirmek, namazlardan sonra dua edip sevaplarını onların rûhlarına hediye etmek, sevabı onlara olmak üzere oruç tutmak, hacca gitmek, kurban kesmek, varsa kalan borçlarını ödemek, kabirlerini ziyâret edip Kur’an-ı Kerim okumak, dostları ile görüşmek, Ramazan’da sevâbı onlara olmak üzere sadaka-i fıtır vermek, ana-babanın sevdiği yemeği yapıp, fakirlere dağıtıp rûhlarını şâd etmek.

Ebû Übeyd Mâlik bin Rebîa es-Saîdî (ra) bir gün, “Ey Allâh’ın Resûlü, anne ve babamın vefâtlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sormuştu. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz, “Evet vardır. Onlara dua, onlar için Allâh’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babanın akrabalarına karşı da sıla–i rahmi îfa etmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak” (Ebu Dâvud, Edep 12) cevabını vermiştir.

Dünyaya gelmemize vesile olan, kendilerinden fedakârlık edip her şeyin en iyisinin çocukları için olmasını isteyen ve üzerimizde ödenemeyecek derecede hakları olan anne-babalarımızı hayatlarında da, öldükten sonra da mutlu ve mesrur etmek, Hayırlı evlat olabilmek elimizde. Hayatta iken tatlı söz, vefatlarından sonra da günün her ânında hediye edebileceğimiz fatihalar bizim için de onlar için de en büyük hazine.
 
BİR DUA

Kötülüğün her çeşidinden Sana sığınırım

Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doyumsuz benlikten, yaşarmayan gözden ve kabul olmayan duadan Sana sığınırız. Bizlere yol göster ve istikamet ver. Maddi-manevi her türlü sıkıntılarımızı gider. Hastalarımıza şifa, borçlularımıza eda, dertlilerimize deva ver ya Rabbi!

HİS DÜNYASI

Son
İçimden hep iyilik geliyor
Yaşadığımız dünyayı seviyorum
Kin tutmak benim harcım değil
Çektiğim bütün sıkıntıları unuttum
Parasız pulsuzum ne çıkar
Gelecek güzel günlere inanıyorum
 
Gelecek güzel günlere
Sonunda galip geleceğine eminim
İyiliğin, zekânın ve cesaretin
İmanım var zaferine
Aşkın, adaletin ve hürriyetin
 
Yetiştiğim halkın içinde
Bütün şiirini duydum
Çalışmanın ve sefaletin
Kulak verin işe gidenlerin türkülerine
Yorgun argın dönüşlerini seyredin.
 
Şairleri peygamberleri düşünüyorum
Yaşamak o kadar tatlı ki
Daimî bir sevgi içinde
Galip sesini işitiyorum hakkın
Asırlarca zulme ve işkenceye
 
Gelecek güzel günlere inanıyorum
İmanım var bereketine toprağın
Ve makinenin kudretine
Parasızım pulsuzum ne çıkar
Huzuru içindeyim rahata kavuşanların
Hayatının son senelerinde.
 
Necati Cumalı
 
REHBER İNSAN

Muhtaçları sevindirirdi

Hz. Bilal’i (ra), Efendimiz (sas)’in müezzini olarak biliriz. Halbuki, Hz. Bilal’e (ra) Efendimiz (sas) tarafından verilmiş bir başka görev vardır ki; o da gelen ziyaretçilerle ilgilenmesidir. Hz. Peygamber (sas) bir Müslüman’ı zor durumda gördükçe Hz. Bilal’i çağırır, onun yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını gidermesini emrederdi. Hz. Bilal (ra), ihtiyaçlarını giderecek bir şey bulamazsa borç bulur, bu vazifeyi ifa ederdi. O borç da sonradan ödenirdi.

Bir keresinde bir muhacir kafilesi çıplak ayakla ve üstlerinde sadece yalın bir elbise olduğu halde Efendimiz’in (sas) yanına gelmişti. Allah Resulü (sas) bunların haline üzülmüş, Hz. Bilal’den (sas) ezan okumasını istemiş, cemaat toplandığında bu muhacir insanlara yardım edilmesi çağrısında bulunmuştu. Sahabiler de bu çağrıya kulak vermiş ve onları giydirecek para kısa sürede toplanmıştı.
 
ÖRNEK HAYATLAR

Hurma ağacının meyvesi

Abbasi Halifesi Harun Reşit, bir Ramazan günü veziri Cafer Bermeki ile birlikte Dicle nehri boyunca gezintiye çıkar. Bu sırada, ihtiyar bir adamın hurma ağacı diktiğini görür ve yanına sokularak:

- Ey yaşlı zat! Hurma ağacı kırk yılda yemiş verir, sen ise ihtiyarsın, bunu dikip de ne yapacaksın? diye sorar.

İhtiyar adam:

-Sultanım, bizden önce gelenler, bizim için dikmişler, ben de bunu bizden sonrakiler için dikiyorum, cevabını verir.

Bu cevap, Harun Reşit’in çok hoşuna gider ve ihtiyara bir kese altın verir. İhtiyar, birden ellerini açarak şükreder. Bunu gören hükümdar, duanın nedenini sorar.

- Herkes diktiği ağacın yemişini kırk yılda alır, ben ise hemen alıyorum da, ona hamd ettim, cevabını alır yaşlı zattan.

Harun Reşit, bir kese daha verirken, vezir:

- Aman Sultanım! der. Sizde bu servet, bu adamda da bu akıl ve tatlı dil varken, bütün hazinenizi elinizden alır. Hemen buradan uzaklaşalım.
 
ALTIN ÖĞÜTLER

Yalan söylemekten kaçın!

Hz. Lokman’ın şu öğütleri de kulağımıza küpe olmalı:

Yalan söylemekten sakın! Çünkü yalan, dinini ifsat eder, insanların yanında mürüvvetini noksanlaştırır ve bu durumda da utanma duygun yok olur; değerin düşer, makam ve mevkiin elden gider; küçümsenirsin, konuştuğun zaman sözün dinlenmez, söylediğine itibar edilemez. Bu duruma düşüldüğünde de yaşamanın zevki kalmaz!

Alimlerin ilim meclislerinde bulunmaya ve onların hikmetli sözlerini dinlemeye gayret et. Zira Allah, bol yağmurla kupkuru yeryüzünü yeşertip dirilttiği gibi, hikmet nurlarıyla da ölü olan kalbi diriltir. Şu bir gerçek ki, kim yalan söylerse, artık onun hayâ duygusu yok olur. Ahlakı bozuk olanın ise gam ve kederi bol olur. Büyük bir kayayı yerinden oynatıp kaldırmak, anlayışsız bir adama hak ve hakikati anlatmaktan daha kolaydır.

HADİS BAHÇESİ

Bir cenaze gördüğünüzde saygınızı gösterin

Sokaktan bir cenaze geçmektedir; Allah Rasûlü (sas) ayağa kalkar. Sahabe-i kiram ey Allah’ın Rasûlü o bir yahudi cenazesidir derler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz (sas) şöyle buyurur: Ölüm ani ve üzücü bir olaydır. Bir cenaze gördüğünüzde saygınızı gösterin, ayağa kalkın. (Riyazü’s-Salihin, Erkam Yayınları)

Hadisin verdiği mesajlar

1.
İnsanın dirisi de, ölüsü de saygıya layıktır. Çünkü insan, Allah’ın en büyük sanat eseridir. Saygısızlık insani bir davranış değildir.

2.
Rahmet Peygamberi bize örnek oluyor. İnsanların acısını cenazeye gösterdiği saygıyla paylaşıyor.

3.
İnsanın ölüsüne saygı buysa sizce dirisine saygımız nasıl olmalı!
 
BİR NÜKTE

Gıpta ve haset nedir?

Gıpta; bir insanın, başkasının mazhar olduğu nimetlerin yok olmasını temenni etmeden aynı nimetlerin kendisinde de olmasını istemesi; diğer insanların güzel sıfatlarına ve mazhariyetlerine imrenmesidir. Haset ise, bir kimsenin, başkalarının mazhariyetlerini çekemeyip, onlara nasip olan nimet ve faziletler karşısında hazımsızlık göstermesi, diğer insanlardaki nimetlerin ve iyi hallerin yok olmasını ve hepsinin kendine verilmesini arzu etmesidir.
 
BİR HATIRLATMA

Oruç tutun, sıhhat bulun

Oruçlu şahıs aç kaldığı için, kanda mevcut olan yağlar kullanılır. Ramazan ayı boyunca, bilhassa akşamüstü kanda kolesterol, trigliserid denilen yağlar düşer. Bu sefer şahsın vücudundaki mevcut yağ depolarındaki yağlar kullanılmaya başlanır. Bütün bunlar netice itibarı ile oruç tutan şahısta damar sertliğine sebep olacak olan yağ fazlalığı tehlikesini azaltmış olur. Bu neticeler oruçlu şahıslarda yapılmış olan ciddî kan tetkikleri ile gösterilmiştir.

Netice olarak dinimizce emredilen oruç, asrımızda artan damar sertliği ve onun arkasından gelen yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, damar tıkanmaları ve bazı böbrek hastalıkları için, sıhhati, sağlığı normal ve yerinde olan kimseler için, son derece önemli, en mükemmel bir sağlık kazanma egzersizidir. Hz. Ebû Hureyre (ra)’den rivayet edilen bir hadislerinde, Hz. Peygamber (sas) Efendimiz bunu şöylece ifade etmişlerdir: “Oruç tutun ki sıhhat bulasınız.”