KATAR MESELESİ VE TÜRKİYE

Abone Ol


Anadolu'nun güney savunma karakolu Hint okyanusu sahili Yemen ve Basra Körfezi girişindeki Katar'dadır. Bu sebeple aklı başında hiçbir münevver Türk, "Katar'da askerimizin ne işi var" sorusunu sorma hakkına sahip değildir. Zira bizim öncelikle Anadolu'nun güvenliğini sağlayacak uzak karakolun tahkimi olmak üzere bir dizi işimiz vardır Katar'da.

Kovboyların körfez petrolü üzerindeki emperyal baskısının azaltılmasından, İran'ın Türkiye aleyhine yayılmacılığının engellenmesi/yavaşlatılmasına varıncaya kadar stratejik menfaatımız vardır bu operasyonda.

Katar yönetimi; orayı terk ettiğimiz yüz yıldır yüzünü hep Anadolu'ya dönük tutan tek Arap aşiretidir. Mevcut Katar şeyhi, babası, dedesi ve onun da babası hep Osmanlı'nın ve cumhuriyetin yanında olmuş Osmanlı askerinin Katar'ı terk etmesini hiç istememişlerdir.

Gücümüz yeterde bu vesile ile oradaki üssümüzü fonksiyonel hale getirebilirsek bizim için çok stratejik bir hamle olacağı kesindir. Tabiiki bu oyunu biz kurmadık, biz kendimizi bu işin içinde bulduk.

Kovboyların yeni Katar hamlesi bir bakıma El Bab'ta gerçekleştirdiğimiz başarılı hamleye karşı daha büyük bir misillemedir.

Katar bir bakıma Türkiye'ye olan yakınlığı dolayısıyla cezalandırılmak isteniyor, Türkiye'ye yönelik yalnızlaştırma politikalarının bir parçası olarak kovboyların hedefi seçilmiştir. Bu hamlenin akabinde sıra Anadolu'ya gelir gibi değerlendirilebilir. Dolayısıyla Ankara doğru olanı yapmaya itilmiş taşımak zorunda olduğu riski almıştır.

Gücümüz yeter mi bilmem ama ok yaydan çıktı artık "niçin gidiyoruz" sorusunu sormanın zamanı çoktan geçmiş, Katar'a gitmek farz olmuştur.

Şimdi yapılması gereken "nasıl başarırız" demektir. Top yekün Türk milleti olarak başarıya kilitlenmek ve bunun için herkesin üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu beyan etmesi, bir gönül seferberliği sergilemesi gerekmektedir. Bu çok daha doğru, akıllıca ve faydalı bir tercih olur sanırım.

Azami faydayı sağlayamadığımız yerde asgari zarar stratejisini uygulamak zorunda kaldığımız son 200-300 yıldır girdiğimiz bütün mücadelelerden beklenmeyen faydalar elde ettiğimiz gerçeği ile moral yüklenerek bu seanstanda başarılı çıkacağımıza dair ümitlerimizi canlı tutarak Allah'ın ipine sarılmak ve çok çalışmak gerekmektedir.

Zira düşmanın anasını çalışmak ağlatır.

Gayret bizden tevfik Allah'tandır.