KARA TOPRAK

Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Beyhude Dolandım Boşa Yoruldum
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır.


Büyük söz ustası Aşık Veysel böyle diyor. Biz ise insan olduğumuzu unutup ihtirasla çıkarlarımızın peşine koşmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz, bazı şeylere gereğinden fazla değer veriyoruz, bu şiiri okuduktan sonra çok değer verdiğimiz peşinden koştuğumuz paranın, malın, mülkün, makam ve mevkilerin hepsinin boş olduğunu düşünmemek elde değil. Aslına bakarsak insan olarak yaratılmaktan daha büyük nimet var mıdır şu üç günlük dünyada?

Doğulu bir düşünür bir bilge her şeyle dost olunuz; yalnızca dört şeyle dost olmayınız diyor: Uyku ile, politika ile, makam ve mevki sevgisi ile ve mal hırsı yani para ile..

Yine, Batılı bir bilgenin para için söylediği çarpıcı sözler var: “İnsanoğlunun hiçbir icadı para kadar kötülük saçıcı değildir. Ülkeleri harap ve yerle bir eden odur; hilekarlığı öğreterek mertliği bozar ve böylece asil ruhları fenalığın iğrenç yoluna saptırır. İnsanları her türlü hileye başvurdurur ve onlara her günahı işletir.”

Günümüzde ise tam aksine bu kavramlar baş tacı edilmiş, çoğunluk bunların peşinden koşar hale gelmiş vaziyette. Çağımız insanı gerçekten dost olunmaması tavsiye edilen amillere layığından fazla değer verilmesi yüzünden ahlak, erdem ve kimlik krizi yaşamaktadır. Parayla satın alınan arkadaşlıklar, makam ve mevki pazarlığı üzerine oturan bir ahlak anlayışı toplumun ruhunu kemirmektedir. İnsanlar iki yüzlü hale gelmekte, inanmadığı davranışları sergilemekte, toplum adeta ikiyüzlüler cenneti haline gelmektedir.

Her şey var bugün. Adeta yok diye bir şey yok. Ama insanımız yine aç ve doyumsuz. Bu sebeple günümüz dünyasında insanoğlunun sebep olduğu felaketler, doğanın sebep olduğu felaketleri kat kat aşmaktadır. Güç, koltuk sevdası, zenginlik, statü, prestij ve hükmetme arzusu her yanı bir kangren gibi sarmış durumda. İnsanlar bir koltuk uğruna bir menfaat uğruna en yakın dostunu, arkadaşını hatta kardeşini bile ekarte etmekten çekinmemekte. Bu durum etik değerlerin yok oluşunun ve ahlak erezyonunun en önemli sebebidir. Bakalım sonucu nereye kadar gidecek. Onurlu ve gururlu insanlar topluluğu mu olacağız yoksa amaca ulaşmak için her yol mubahtır diyen makyevalist felsefeyle hareket eden insanlar topluluğu haline gelip ihtiraslarımızın kölesi mi olacağız.
Aslında ne güzel olurdu; mala, mülke, makama ve mevkiye gereğinden fazla değer verilmese, ayaklar baş, başlar ayak olmasa değil mi? Toplum erdemli bir hale gelse, insanoğlu hakettiği ile yetinse, liyakat ve haddini bilmek en önemli değer haline gelse değil mi dostlarım. Ama nerde diyeceksiniz, böyle davranmanın enayilik olduğu bu devirde, hocam sizin dedikleriniz hikaye kitaplarında yazıyor, kendinizi fazla yormayın dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Ben yine de diyorum ki; böylelerine denilebilecek en güzel söz şu olsa gerek; mal da yalan mülk de yalan var git biraz da sen oyalan. Kalın sağlıcakla sevgili okuyucularım.