KADER

KADER

Kader; Allah'ın sonsuz geçmişten sonsuz geleceğe kadar, her şeyin en ince ayrıntılarıyla yerini, zamanını nitelik ve niceliğini bilmesidir. İlim sıfatının karşılığıdır.

Kaza ise kaderde Allah'ın bilmiş olduklarının yeri ve zamanı geldiğinde ortaya çıkmasıdır. Tekvin sıfatının karşılığıdır.

Soma'da bir lokma için canlarını veren kardeşlerimize Rabbimden rahmetini ve cennetini esirgememesini dilerim. Bunun gibi her gün nice canlarımız iş yerlerinde, yollarda bir hiç uğruna ruhlarını Rablerine teslim ediyorlar. Bizlerde “kader” değip işin içinden çıkıveriyoruz. Allah (c.c.) bizim nerde ne zaman öleceğimizi biliyor. Ama tedbirini de bizlerin almasını istiyor. Çünkü bize akıl ve irade vermiştir. Aklımızı ve irademizi kullanmak bizim elimizdedir. Allah (c.c.) ne yönde, nasıl kullanacağımızı bilir. Ama müdahale etmez. Yoksa imtihan ortadan kalkardı. Ecelimizi kendimiz hazırlarız. Yani sorumluluk tamamen insana aittir.

Bir olay başa geldikten sonra geride kalanlar sorumlu aramaya başlıyor. Toplu halde çalıştığınız yerlere bakın bakalım. Kaç tane giriş-çıkış kapısı var? Kaç tanesi siz içerdeyken açık, bir de ona bakın. Okullara, hastanelere, iş yerlerine. Dikkatlice bakın ne göreceksiniz? Tahliye kapıları açık mı? Ben söyleyeyim, yüzlerce kişinin girip çıktığı kapılardan sadece birinin çalıştığını göreceksiniz. O kurumun sorumlusunun çoğu kez aklına bile gelmez. Sorsan, bir alttakini sorumlu tutar. Daha vahimi de toplu halde bulunulan yerlerin giriş –çıkış kapılarının birçoğunun, hele biraz da yapım tarihi eski ise içe açıldığını göreceksiniz. Allah göstermesin bir felaket anında, deprem - yangın gibi, insanların kapılarda yığılıp ezilmemeleri içten bile değil. Kaza- afet, teftiş amiri değil ki geleceği zamanı bildirsin de o kurumun ilgilileri tedbir alsın, sonrada iyi notla ödüllendirilsinler!

Ben, çalıştığım kurumun durumunu genelde Abbas efendinden öğrenirim. Sabah vardığımda Abbas Efendi düzgün giyinip işinin başındaysa, büyüklerden biri gelecek demektir. Geçenlerde Abbas Efendi grant tuvalet giyinmiş işinin başında. Hayırdır, ne var dedim. “Hocam mülki amir gelecek sizleri de toplantıya çağıracaklarmış” dedi. Dediği saatte geldiler. Sağ olsunlar. Birkaç amir var. Bulunduğum kurumda sanırım dört tane sendika var. Kim konuşacak dediler. Kimseden ses yok. Bu kadar sendikalı varken benim gibi faydası olmayan sendikalara üyeliği olmayan birini sürdüler ileri. “Efendim” deyip başladım lafa. “Okulumuz yaklaşık bin kişi. Şu şu nedenden dolayı binalarımız eğitim - öğretime uygun değil. Fiziki sıkıntılarımız var,” derken “peki anladık, senin isteğin on –onbeş yıl sonra gerçekleşir belki” deyiverdi amirimiz. Bir daha söz istedimse de “sen konuştun” değip söz hakkı vermedi. Peki, bizim sendikacılardan hiç ses çıkmadı. Çünkü birçoğunun derdi bulunduğu ortamdaki eksikleri düzeltmek değil ki. Dostlar alış verişte görsün. Yakasına yapışılacak ilk sorumlu sendika temsilcileri olmalıdır. Çalışanların hak ve hukukunu savunmak, iyi bir ortamda çalışmalarını sağlamak için kurulmuşlardır her halde.

Birinci derecede deprem bölgesi üzerindeyiz. Yakın geçmişte yaşadık. Allah bir daha yaşatmasın. Unutmayalım ki her an yenisini yaşayabiliriz. Birçoğundan kendi ihmallerimizden sorumluyuz. Bananeciliğimizin bedelini canlarımızla ödüyoruz. Söz uçar yazı kalır. Dilekçe ile yazalım. Eksiklerimizi bildirelim. Hiçbir şey yapmadan sorumlu aramayalım. Her kurumun, kuruluşun sorumluları vardır. “Biz bu işi en iyi yapacağız” diye talip olmuyorlar mı? Yapsınlar, yapmaya mecburlar, yapamayanın yerine yapan birisi bulunur.

Egenin sahil beldelerinden birinde gezinirken kocaman bir binanın önüne geldim. O zaman için beldenin en büyük ve lüks binası. Giriş kapısının üzerinde bir sendika ismi yazıyor.

Kapıda görevliler. “Burada işçiler mi kalıyor” diye sordum. “Yok” dediler. Sendika temsilcileri ve benim anlayamadığım ve sizin çok iyi anladığınız kişiler kalıyormuş! Zavallı işçiler çalışadursun. Boş zamanlarında da Taksim- Tandoğan’da lazım olurlar. Otuz yıllık üniversite mezunu bir garip memurum. Merak ediyorum, bileniniz varsa yazı versin, sendika temsilcileri ne kadar maaş ve ek ücret alıyorlar?

İş yerinin temsilcisi, üyeleri işe gelmeden çalışılacak yerleri kontrol edip uygun olduktan sonra elemanlarını işe başlatması gerekmez mi? Sanırım ücreti de bunun için alıyorlar.

Biraz sitem dolu oldu. Ne yapalım? Dert çok. En zor yetişen varlık insan. Kayıbı canlarımızı yakıyor. Allah’ın üstün olarak yarattığı bu varlığı, en üst seviyede yaşatması, yaşaması için elimizden gelen ne varsa, dilimizin döndüğü kadar söyleyelim. Bir insanı yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibidir. Basit tedbirlerle felaketlerin önüne geçebiliriz. Sorumlusu biz olmayalım. Kat edilecek daha çok yolumuz var. Rabbim birlik beraberliğimiz, dirlik ve düzenimizi bozmasın.