İşçi Memur Ayrımı Kalksın! Ama Nasıl? (2)

Abone Ol
Sendikalar genel olarak memur ve işçi ayrımının kalkmasına karşı duruyorlar. Burada hem işçi hem de memur sendikalarının maddi ve manevi kazanımlarının bireysel veya kurumsal kaybetme korkusu hakim olduğunu görmekteyim.

Aynı şekilde Başbakanımız Erdoğan da
, “sendikalara söyledim ama yanaşmıyorlar, çünkü hiçbirisi koltuğunu kaptırmak istemiyor. Bütünleştiği zaman ister istemez sendikalar azalacak. O da kendileri için ayrı bir mevzi, bu mevzilerin kaptırılmaması lazım diye düşünüyorlar. Onlar istediği kadar kaptırmasın, biz burada sendika ağalığına son vermek istiyor muyuz? Hadi gelin beraber son verelim” diyerek muhalefet partilerinden de destek istedi.

Şeklinde cümle kurarak benim görüşümü teyit etmiş oldu.

Hükümet çevrelerinden ve memur sendikalarından yapılan açıklamalara göre, işçi ve memur kavramlarının kaldırılması, yerine “çalışan” kavramının getirilmesi, memur ve işçiler için ayrı ayrı düzenlenen çalışma yasalarının yenilenerek tek çatı altında birleştirilmesi düşünülüyor.

İşçi ve memur statülerini “çalışan” kavramı içinde birleştirmeyi iktidar 2003 yılından bu tarafa dillendirmekte fakat şartlar ve sendikalar bu değişime uzak durmayı seçmişlerdir.

Memur kime denir?

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 4 ncü maddesi memuru; “mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, devlet ve diğer kamu tüzel Kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen, asli ve sürekli Kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu kanun uygulanmasında Memur sayılırlar” şeklinde tarif etmiştir.
657 içinde çok farklı statüler var. Fakat bence en sıkıntılı olanı 4/C li personel.Sözleşme ile çalıştırılan,işçi olmayan,kendine özgü istihdam türü.son yıllarda çokça başvurulan bu sistem maalesef emeğin ve iş gücünün sömürülmesine kapı açmıştır.

İşçi kime denir?

Hizmet akdine dayanarak, ücret karşılığında, işverene ait iş yerinde, iş yapma fiilini üstlenen gerçek kişiye işçi denir.

657 sayılı devlet Memurları Kanununa göre, tayin şekliyle müstahdem yapılan bir kişi memur kabul edildiği halde, 1475 sayılı iş Kanunu’na göre aynı işe Hizmet akdi yapılarak müstahdem olan bir kişi işçi kabul edilmektedir. Sanayinin gelişmesi ile ücret mukabili çalışanların sayısında önemli artışlar meydana gelmiş, sırf ücreti ile çalışanlar ve geçimini temin edenler, toplum içinde sosyal bir yapı ve özellik kazanmışlardır.

Eskiden emek deyince, sırf bedeni kuvveti ile çalışanlar akla gelirken, ekonomik yapıda meydana gelen bu değişmeler sebebiyle emek tabirinin içine bedenen ve fikren çalışanların tamamı girmiş, kanunlarda bu anlayış paralelinde değişiklikler olmuştur.