“An’ibni Ömer radyyahü anhüma gale: semihtü resülallahi sallallahü aleyhi veselleme yegulü: “küllüküm rain ve küllüküm mesulün an raiyyetihi’l imamü rain ve mesulün an raiyyetihi verracülü rain fiy ehlihi ve mesulün an raiyyyetihi ve mer’etü raiyetün fiy beyti zevcihe ve mes’uletün an raiyyetihe vel hadimu rain fiy malı seyyidihi ve mesulün an raiyyetihi gale ve hasiptü en gad gale ve’rracülü rain fiy malı ebiyhi ve mesulün an raiyyetihi ve küllüküm rain ve mesulün an raiyyetihi.” (D.İ.B.Y. Sahihi Buhari; 3/40)
Çobanlıktan kastedilen; koyun, keçi, sığır, manda sürülerini yaylalarda - ovalarda otlatıp akşam olduğunda sahibine teslim eden olmadığını anlamışızdır. Gerçi çobanlık mesuliyet isteyen bir iştir. Sabah, ev ev dolaşıp köyün mallarını toplayacaksın, akşama kadar dağ tepe demeden, onlara bir zarar getirmeden otlatacaksın. Akşamda sahiplerine teslim edeceksin. Kurda - kuşa yem etmeyeceksin. Her birinden mesulsün. Hz. Ömer’in deyimi ile “Fırat kenarında bir koyunu kurt yese mesuldür ondan Ömer. Torunlarını yoksulluktan doyuramayan kadından sorumludur, Ömer.”
Devlet başkanının sorumluluğu; devletinin hudutları içinde yaşayan her canlıyı kapsar. Kurt ile kuzuyu bir arada barındırmak zorundadır. Bu kadar büyük yükün altında olmak kolay değildir. En küçük bir sıkıntımızda başlarız “nerde bu devlet” diye bağırıp çağırmaya. Hasta mı olduk devlet nerde, yollar mı bozuk devlet nerde, yasak avlanma olmuş devlet nerde, mahkemede iş bitmemiş devlet nerde, iş bulamamış devlet nerde, okuyamamış devlet nerde, dere kenarındaki evini su basmış devlet nerde, fabrikadaki işçiden, evdeki kadından, kahvedeki adamdan sorumludur devlet… velhasıl gökte uçan kuştan, yerde yürüyenden sorumludur, devlet.
Biz sorumluluğumuzu yerine getirirsek her şeyin daha iyi olacağını bilmeliyiz.
Bir çoban titizliği ile üzerimize düşenleri yaptığımız zaman, hem kendimiz hem de çevremizi mutlu ederiz.
Sabah kahvaltı sofrasında aileyi bir araya toplayan anne, mümkünse öğle ve akşam yemeklerinde de bir araya gelmelerini sağlayan anneye yardımcı olan baba, bir çoban titizliği ile görevini yapsa mutsuz olan kim olur acaba? Evi derleyip toparlamak annelere düşüyor. Bizim toplumumuzda “yuvayı dişi kuş yapar” derler ama erkek kuşta dağıtmamalıdır. İş çıkışı kahveden önce evi ziyaret etmek daha uygun değil mi?
Öğrenci kardeşlerimiz, anne – babalarının verdiği görevleri yerine getirip derslerine tam olarak çalışsalar, bir çoban titizliği ile sorumluluklarını yerine getirip, dönem sonlarında çalıştıklarının karşılığı olarak takdir - teşekkür ile evlerine gelseler, mutlu olmayan kim olur acaba?
Baba maçta, anne film seyretmekte, çocuklar bilgisayarda, “mutluluk” ise sorumlu aramaktadır.
Dağdaki çobanın televizyon seyrettiğini düşünebiliyor musunuz? Sürüden akşama ne kalır?
Tek başına yaşayan insanın sorumluluğu ise kendi canını, vücudunu korumaktır. Evinin yolunu bulabilecek kadar aklı olan kimse “ben sorumlu değilim” deme lüksüne sahip değildir. Hepimiz çobanız, hangi konumda olursak olalım sorumluyuz. İşte size çobanlık örnekleri:
Şuayb’ın sürüsüne Musa gibi çoban olabilmek. Yemen çöllerinden yollara düşüp Hicaz bölgesinde kâinatın efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’ı arayan Veysel Karani gibi çoban olabilmek. Tahtı - makamı terk eden İbrahim Ethem gibi olabilmek. Türkistan diyarından gelip Anadolu topraklarını bize vatan yapan Ahmet Yesevi’ler gibi çoban olabilmek. Müslüman olmayan Bizans halkına, malınız canınız bana emanettir diyen Fatih’ler gibi çoban olabilmek. Kulağındaki küpeyi soranlara, Rabbimin kölesiyim, halkımın hizmetçisiyim diyen Yavuz’lar gibi çoban olabilmek.
Kılık kıyafetle ilgili yazımda geçen “çoban- sürü” kelimelerine takılan okurlarım içindir. Her bir kelime anlamsız ve amaçsız yazılmamıştır. Bakıldığında “insan mı elbisenin içinde, elbisemi insanın içinde” diyesi geliyor insanın. Serbest olsa ne olur, üniforma şeklinde olsa ne olur, içi - dışı birbirine karıştıktan sonra!
Raiyyesini, yani emri altındakileri, kendisine itaat etmedikleri için azarlayıp, hor ve küçük görenin makam ve mevkisi varsın onun olsun. Bir gün, içinde bulunduğumuz saraylar yıkıldığında, koltuklar kayıp gittiğinde selam verecek insan arayacağımızı unutmayalım. Tarih şahitleri ile dolu.
“Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi, malda yalan mülkte yalan…” Bahar çiçekleri yaz meyvelerinin, yaz meyveleri de hazanın habercisidir. Hazan yaprakları gibi günler dökülüp gitmektedir. Kış var önümüzde kış… ey nefis gururlanma senden büyük Allah var! Yukarıdaki Hadis’in anlamı;
(İbn-i Ömer radyallahu anhüma’dan:
Şöyle demiştir: Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem’den işittim, buyurdu ki: her biriniz çobansınız ve her biriniz elinin altındakilerden mesuldür (sorumludur). Devlet adamları birer çobandır, elinin altındakilerden sorumludur. İnsan, bakmakla yükümlü olduklarının çobanıdır ve onlara bakmaktan sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır, koruması gerekenlerden sorumludur. Hizmetçiler efendisine ait malın çobanıdır, elinin altındakilerden sorumludur. İnsan babasına ait malın çobanıdır, elinin altındakilerden sorumludur. Hepiniz Çobansınız, eliniz altındakilerden mesulsünüz (sorumlusunuz).)
(Not: sözlü ve yazılı yorumlarınız için teşekkürler.)