HAREKETSİZ KALMA HAKKIMIZ ALINACAK ELİMİZDEN



-Aman yavrum; dedi annem…

-Susun, oturun bakıyım yerinize, rahat durun hele bir yahu, kurt mu var a yavrum sizde?

Durduk ve sadece izledik, gördük, katışmadan da karışmadan da… Diyecektik ki böyle bir hak yok, hukukta yok, kanımız kaynıyor bizim, enerjimiz de çok, nasıl harcayacağız sonra?

Ayol neden korkuyorlar ki bizden bu kadar bu büyükler? Yaşımıza oranla olgun ve büyük olan aklımızdan diyeceğim ama aklıma ilk gelen eyvallah kelimesi oluveriyor birden bire… Gelene de gidene de çok yakıştırıp sıkça kullanırlardı büyüklerimiz…

Durup dururken aklıma 4.sınıfta coşkuyla okuduğum ve o coşkuyla gurur duyarak hareketlendiğim şiir geldi birdenbire… Çanakkale de yüreklere ve taşlara kazınmış bu şiirin bende uyandırdığı o coşku…



Durup dururken ne kadar çok şey düşünüp eşleştirme yapabiliyormuş insan… Meğer annem boşuna -Dur! Dememiş bana…

Annemin bu öfkesinin üzerine

-Bunları düşündüğümü de söylemeli miyim acaba?

İnsan koşarken, aynı anda düşünemiyormuş meğer matematik formüllerini de keşke bu şekilde kazısaymışım aklıma… Hep ezberlemek zorunda kalmıştım oysa o zamanlar tüm bilimsel materyalleri ve akılcı formülleri...

Anlaşıldı, ezberciliğe son…

Benim annem ne kadar akıllı kadınmış meğer…

Hatta çok kere

-Yavrum başım döndü, hele bir “dur” yerinde…

-Eline bir kitap alıp okusana sen…

Okudum okumasına hem de büyük bir zevk alarak ama o kitapların saçma sapan olduğunu söylediler hep bana, ama ben Saftirik okumak istiyordum… Onlarsa temel eserleri okumam da ısrar ediyorlardı…

Sanırım diplomasız pedagog benim büyüklerim…

Acaba annem bu uzun duruşumun ardından rahatsız olup, hadi evlât deyip de yeni bir kendime gelişin sinyalini vermek için yaşayıp yaşamadığımı kontrol edip, silkelemeye kalmasın sakın beni…

Hay Allah ne yaptım ben, söz dinleyip, sessiz kalma hakkımı da alırsa ya annem elimden?

Hiperaktif demişlerdi doktorlar bana bir zamanlar, aynı zamanda da hiperaktif çocukların çok zeki olduklarını söylediklerini de duymuştum… İstesem de o kadar uzun süre hareketsiz ve sesiz kalamam sanırım

Yok canım, çok sıkıcı olur bu…

Uzun süre sessiz, tepkisiz durmak?

Mümkün değil…

Hele bu yaşta damarlarımda ki deli akışına bakarak asil kanın mevcudiyetini de inkâr etmek olmaz mı?…

Ben çocuğum ve atlayıp, zıplayıp, koşmak zorundayım. Ben tüm bunları yaparken, düşerek ayağa kalkmayı öğreniyorum. Her düşüşümde ki diz kapaklarımda açılan yara biraz daha küçük oluyor. Biliyorum bir gün düşmeden, yara almadan, küçüklüğümdeki yaraların izlerine bakarak yaralanmamayı, hayatta ve ayakta kalmayı öğreneceğim. Kimselerin ayağına takılmadan, kimselere çelme takmadan… Önümde ki dikenli telleri de çukurları da görerek koşacağım…

Evet, koşacağım hem de hiç durmadan… Yaşlanıp ak saçlı bir ihtiyar olacağım. Huzurlu bir geleceği, aydınlık güneşli gökyüzünü, yemyeşil çayırları, dikenleri, çukurları belirleyip onlardan arındırarak bırakacağım torunlarıma…

Durup dururken neden durayım şimdi?