EN BÜYÜK NASİHAT: ÖLÜM


Bartın Cuma Hutbesi

Muhterem Müslümanlar!

Nefeslerimiz sayılı, bakışlarımız sayılı, dilimizden çıkacak kelimeler sayılı, atacağımız adımlar sayılı. Kısacası dünya hayatındaki her şeyimiz sayılı. Ne büyük bir nimettir ki, bizler bu sayıyı bilmiyoruz. Bu sayılar bitince ne bir fazla, ne de bir eksik olacak, zira sayı tamamlanınca ruh bedeni terk edecektir. Kaç nefesi¬miz, kaç bakışımız, kaç adımımız kaldı bilmi¬yoruz belki az, belki çok, bu sayılan bilmediğimize göre bize verilen ömür sermayesini boşa tüketmemek gerekir. Her günü yeni bir başlangıç bilip, ömür sermayemizi Rabbimizin gösterdiği yoldan tüketmeliyiz.

Aziz Mü’minler!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde: كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ“Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürü-leceksiniz.” (1) herkes öleceğine ve ahirette hesaba çekileceğine göre ölümden nasıl nasihat almalıyız? Peygamber Efendimiz (sav)’in ‘‘Ölmeden önce ölünüz" (2) hadisi bize bu konuda bir ışık tutmaktadır. Ölmeden önce ölmek fiziki olarak mümkün olmadığına göre, bunu mecazen hayatımıza tatbik etmeliyiz. Her insan ne yaptığım bilir ve kendi içinde nefis muhasebesini yapabilir. Ölmeden önce ölmek, ölümü hatırımızda tutarak günahlardan sakınmak ve nefsimizin esiri olmamaktır. Ölümün o soğukluğunu kendi bedenimizde hissetmek, kabrin içini o karanlık evi ve sadece uzanabile-ceğimiz kadar dar bir yere gireceğimizi düşünmektir. Orada yalnızca amellerimiz ile baş başa kalacağımızı bilmek, hiç kimsenin yardımımıza gelemeyeceğini, sadece yardıma gelecek olan dünya hayatında yaptığımız güzel amellerin olacağım idrak etmek ve ölüm için hazırlık yapmaktır.

Önemli olan daha hayattayken ölümü kendi dünyamızda yaşamak ve provasını hayalende olsa yapabilmektir. Mesela şu an vefat etsem hesap vermeye hazır mıyım? Amellerim beni kurtarabilecek mi? Namazlarım tam mı? Kulluk vazifemi yerine getirebildim mi? gibi soruları daha hayattayken kendimize sormak ve cevaplarına hazır olmak gerekir.

Değerli Müslümanlar!

Ölümü hatırlayarak yaşamak, görev ve so-rumluluklarımızı ihmal etmek olarak anlaşıl-mamalıdır. Zira yüce dinimiz bizden, dünyamız ile ahiretimiz arasında denge kurmamızı istemektedir. Dünya kötü değildir; kötü olan dünyevi istek ve arzulara boyun eğip Allah’ı unutmaktır. Bunu önlemenin yolu da Efendi-mizin; “Lezzetleri bıçak gibi kesen ölümü çok hatırlayın ” (3) tavsiyesi üzere ölümü hatırlayarak sevdiklerimizin kıymetini bilmektir. Ailemiz, anne-baba, akraba ve arkadaşlarımızla olan bağlarımız ölümle kopmadan önce onlara karşı görev ve sorumluluklarımızı yerine ge-tirmektir.

Hutbemizi Hz. Ömer’in şu tavsiyeleriyle tamamlayalım: “Hesaba çekilmeden önce ne-fislerinizi hesaba çekiniz. Kendinizi en büyük buluşma için hazırlayınız. Kıyamet gününde hesap, ancak dünyada kendim sorgulayanlar için kolay olur.” (4)

1-    Ankebut,29/57
2-    Aclûnî, Keşfii ’l-Hafâ, nr. 5668
3-    Tirmizî, Zühd 4,
4-    Tirmızi, Kıyame, 25

Hazırlayan: Muhammet KÖSE Dizlermezeci Ky C.İ.H / KURUCAŞİLE Redaksiyon: İl İrşat Kurulu