DOĞUNUN IŞIĞI ERCİŞ



Van, Erçiş Yukarı Kozluca Köyü Bartın İlköğretim Okulu. Uzaklarda bir yer kimilerine göre, ama bize kalbimizin atışı kadar yakın. Deprem sonrası onlarda yıkıldı bizde. Millet olmak, aile olmak böyle bir his. Hiç tanımadan, görmeden bir el uzatırsın. Adı ‘’katıksız sevgidir’ ’Diyarbakır Silvan ilçesinin ardından Bartınlı gazeteciler olarak Van, Erçiş ilçesine de bir kütüphane kuralım dedik.BGD yönetim kurulu üyelerimiz Çetin Asma, Halil Tekin, Selim Bostancı,Ayhan Acar, Naim Çetin dernek üyelerimizle kollarımızı sıvadık. Kitap en iyi hediye dedik. Biraz çam sakızı çoban armağanı oldu belki ama Erçiş’e kitap yolladık. Bize Sayın Bartın Valisi İsa Küçük’ün çalışmaları ışık oldu. Bartın’dan kitapevleri bize destek verdi. Kitaplarımızı kolileyip içine birazda sevgi yollayıp Erçiş’e ulaştırdık.



Sesimize ses verenler var

Çocuk unutmaz. Erciş’ten kömür gözlü, nur bakışlı canlar sesimize ses verdi. Çocuk dünyanın her yerinde çocuk. Karakaşlı, sarı saçlı, çakır, kıvırcık, körpe candan cıvıl cıvıl çocuklar. Kız çocuklarımız ak togalı, mavi köprücükleriyle can kardeşlerimiz. Keşke sizin daha çok şey yapabilsek. Biliyoruz deprem sizin canınızı yaktı. Biz de sizinle yıkıldık. Acınıza bir teselli olur muyuz bilemeyiz ama sizin yanınızdayız çocuklar. Sizlerin temiz yüreklerine sevdamızı yazdık. Kitaplar yolladık size. Yani okulunuza bir yudum destek de bizden olsun diye. Hani deriz ya ‘’orda bir köy var uzakta varmasakta, gitmesekte o köy bizim köyümüzdür’ ’Karadeniz, Van gölüne uzak belki ama hepimiz aynı gökyüzüne uyanıp, aynı gecede uykuya dalıyoruz. İsimlerinizi bilmiyoruz, ama hepiniz bizim için şirin yumurcaklarsınız. Dünya sizinle kıpır kıpır.Bizi de kardeşiniz bilin.

Belki bir gün

Ey sen Erçiş doğunun ışığı. Mağrur dağlarınla bir o kadar vakur Erciş, sen Emrah ile Selbihan aşkısın bana. Bir yanım senle atan bir yanım bir hasrettir. Bizde sana derdik tüm gülleri bazı Selbihan’ın mezarı üzerinde beyaz güller, Emrah’ın mezarı üzerinde ise kırmızı güller. Anadolu’dan Tebriz’e bir göz bakışı gibi duran sen Erçiş.Hala sokaklarında elinde sazıyla Emrah dolanır. Tel tel mısra mısra ağıtlar yakar Selbihan’ına.Sende bizim içimizde Emrah misali bir aşksın hey Erçiş.Uzaklardan seni düşünürüm ey aşıklar diyarı kent. Bir yanında yükselen tepelerin dik bakışlı ve gururlu, eteklerin  Van gölüne uzanır.Şimdi bir dost yürekte seni yaşarız Erçiş

‘’söyledim sözü nicedir
Dedi Erçiş güzelcedir
Varam yolu ırak mı ki
Dedi ki bak yanındadır
Söyledim hak yolunda nice
Dedi varış hakkadır özümce
Dedi elinde sazı Emrah
Haykırır kavuşmaz Selbihan’a
Söyledim kendimce ben bu sözü
Erçiş derler bir diyar yurdun özü
Emrah çalar sazı dertlidir her teli
Varın haber verin Selbihan’a

ERÇİŞ’İ TANIYALIM

Erciş, Van'ın en büyük nüfusa sahip ilçesidir.Van Gölü'nden 5 kilometre içeride, 25 metre yükseklikte kurulmuş olan Erciş'in Van'a uzaklığı ise 90 kilometredir. Şehrin nüfusu 2008 yılına göre 79.639'dur. 1990'da 40.481 olan nüfusu 2000'de 70.881'e, 2007'de 77.464'e çıkmıştır. Ama son yapılan araştırmalara göre Erciş'in nüfusu 100.000'den fazla olduğu anlaşılmaktadır
2 beldesi, 12 mahallesi, 86 köyü ve 36 mezrası bulunmaktadır. Bugün de çevre il ve ilçelerden yoğun şekilde göç almaktadır.13. yüzyılda ünlü ticaret yolunun geçtiği Erciş'in bugün doğunun batıya açılan kapısı olması buraya ayrı bir önem kazandırmıştır. İran'dan Ortadoğu ülkelerine giden transit yol buradan geçmektedir. Erciş-Ağrı , Erciş-Bitlis ve Erciş-Van karayoluyla yurdumuzun her tarafından gidilmektedirErciş Ovası, Van Gölü kıyılarının en geniş ovalarından biridir. Ova, geniş vadiler boyunca içerilere sokulmuştur. Zilan Deresi'nin geçtiği yerlere "Hatun Çukurovası", üzerinde Erciş ilçesinin bulunduğu düzlüğe de "Suluova" adı verilmektedir. Ayrıca bol otlu ve sulu birçok ova ve yaylası bulunmaktadır. Belli başlı akarsuları, ovayı kuzeyden güneye geçen zilan deresi, Deliçay, İrşad Çayı ve Yekmal Çayı'dır.Kuzeyinde Aladağ ve Tendürek, İlçeye yaklaştıkça Meydan Dağı, Gürgür, Baba Dağı, Zurnaki Tepe, hemen devamında Grekor ve Kızılkaya Tepeleri ilçeye hakim yükseltilerdir 1841 yılında Van Gölü sularının tekrar alçalıp yükselmesi sonucu Erciş halkı, eski yerleşim yerleri olan Erciş Kalesi ve civarını terkederek Yukarı Çınarlı, Gölağzı, Kasımbağı, Alkanat ve Çelebibağı'na, idare merkezi de bugünkü erciş'in kurulduğu 15-20 hanelik bir köy olan Eganis (Akans) adı verilen yere taşınmış ve burası Erciş adını almıştır. 1910 yılında ilçe olmuş, 18 Mayıs 1915 'TE RUS VE ERMENİ İŞBİRLİĞİ İLE İŞGAL EDİLMİŞ VE 1 NİSAN 1918 DE DE KURTARILMIŞTIR.

AZERİ TÜRKMEN KARAKOYUNLU

Tarihte Arzaşkun, Arsissa, Argişti Khinili, Arciş, Ardişi, Eganis, Erdiş şeklinde geçen ilçenin adını, Urartu Krallarından II. Arsissa veya bu topraklar üzerinde kurulduğu belirtilen Arsissa veya Arzaşkun adlı şehirlerden aldığı tahmin edilmektedir. Bugün Erciş'te birçok tarihi eser ve yer bulunmaktadır. İlçenin Çelebibağı beldesinde Tunç Çağından günümüze kadar kullanılan ve üzerinde Urartular'a Selçuklular'a Osmanlılar'a, Celayirlilere ve karakoyunlular'a ait değişik örneklerin bulunduğu mezarlığı, Van Bitlis ve Ağrı yol güzergâhlarında bulunan Karakoyunlular'a ait Kadem Paşa Hatun, Zortul ve Akçayuva Kübmetleri, Osmanlı-İran savaşlarında büyük önem kazanan ve şu anda Van gölü suları içerisinde sadece iki yıkık bedeni kalan Erciş Kalesi, ilçenin hemen kuzeyinde Urartular'dan kaldığı belirtilen Zernaki şehir kalıntısı sadece birkaçıdır.Erciş, 1365-1469 arasında Doğu Anadolu ve Irak ve İran'a egemen olan Azeri Türkmen Karakoyunlu Devleti'nin başkentliğini de yapmıştır.Doğu Anadolu bölgesinin Tatvan'la birlikte en gelişmiş ve düzenli ilçesidir. Ticaret hayatı güçlüdür fakat özellikle kükürt gibi doğal ürünlerini işleyecek bir orta boy sanayiden yoksundur. Şehrin önemli geçim kaynaklarının başında Erciş Şeker Fabrikası gelmektedir. Ayrıca Vangölü havzasındaki ilçe belediyeler içerisinde ekonomik gelişme itibariyle ilk sıradadır. Kültürel havza itibariyle ise, Van kentinden çok Ahlat ve Adilcevaz kuzey Vangölü hattına daha yakındır. Bu yönüyle Van ve Erzurum arasındaki kültürel geçiş bölgesi özelliği gösterir. Folklorik öğeleri daha çok Bitlis havzasının karakterini gösterir. Bölgesinin demografik ve ekonomik çekim merkezidir. Doğal güzellikleri itibariyle Ahlat'tan sonra ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Şehrin Osmanlı dönemindeki mahalle düzeni korunmakla beraber on yıllarda yüksek katlı yapılaşmaların artmasıyla otantik görünümünü kaybetmiştir. Vangölü kıyıları da aynı ekolojik sorunla yüzyüzedir. Korunması ve doğal özellikleri geliştirilmesi gereken bir beldedir.