‘ACİL’

Her anlamda çıktığım bu yolculuk, ne olursa olsun her şeye en iyi ve akılcı tarafından bakan, basit bir konuda bile kırmadan, dökmeden diyalog kuran Semra ‘yı hatırlatıyor bana. Acaba fazla irdeleyip, hassas davranmak, akabinde kuralcı olmak, birçok uzmanın görüşlerinde bahsettiği gibi bu hastalığa yakalanma sebeplerinden olabilir miydi?

‘Öğrendiğim ilk husus; gamsız olacaksın.’

Sevginin, bilginin, dürüstlüğün, işini iyi yapıyor olmanın manevi hazzının gücüne inanır, hepsini en uçlarda yaşarım. Düşünmeden konuşanlara içten içten çok kızarım, olumsuz yansımalarım çok nadirdir. Kısacası tabiri caizse kendimi yerim.

‘ Sağlık! İşte en derin kırmızı çizgim. Çocuklarım söz konusu ise tüm akan sular durur. Olmayacak ve sizi hakikatli zorlayacak mevzular için kendinizi yıpratıyorsanız, bu çabaların önceliği sağlığınız için olmalı. Sizi sağlığınızdan edecek kadar derin çabaların gereksiz-yersiz olduğunu ne zaman ki sağlığınızı kaybediyor işte o zaman anlıyorsunuz.

Şu özü çok benimserim:

‘Akıl en üstün güçtür; yaratır ve şekillendirir. Ve insanı akıl yönetir düşüncelerine, ne zaman başvursa, dilediğine dilediği şekli verir.’ Ve bu mutluluk da getirir hastalık da. O sadece gizlice düşünür ve sonucu ortaya çıkarır. Çevre onun gördüğü aynadan başka bir şey değildir.’

MEME KANSERİ.

2015’de ilk Mamografim çekildi. Belli aralıklarla düzenli bir şekilde takibimi yaptırıyordum. Kemik taramasını da erkenden yaptırmama rağmen Covit-19 tedbirlerine denk gelmiş, kendimce daha da sıkı tedbirler alabileceğimi düşünerek son takibimi yaptırmamıştım. 2021 in temmuz ayına denk gelen takibimi aksatmamın yine en birinci sebebi sağlıktı. Küçük oğlumun, hijyenine dikkat etmemiz gereken düzenli kontrollerden geçtiği tedavi sürecine denk geldi. Oğluma virüs taşıyabileceğim endişesi ile kendi kontrolüme gitmemiştim. Bu mevzuda oğlumun doktoru tarafından da uyarılmıştık.

Bir önceki mamografi sonucunda yazan şu: BI-RADS 1-2 - Negatif ( Rutin Tarama).

Ve Ardından geçtiğimiz Mayıs ayında (17.05.2022 de) çekim yapıldı, henüz bir hafta geçmemişti ki, (22.05.2022’de) telefonum çaldı.

-Merhabalar Semra Hanım, KETEM’den arıyoruz. Mamografi çekiminizin sonucu çıkmıştır. Korkmayın lütfen! Şüpheli bulgular neticesi hastaneye sevkiniz yapılmıştır. Buraya gelip evraklarınızı alıp, Acil olarak hastaneye getirmeniz gerekiyor. Buraya geldiğinizde sizi yönlendireceğiz. Korkmayın lütfen!

O günden bu güne ‘Acil ve korkmayın’ hafızamda kalan iki sözcük. Çünkü bu iki kelimenin ‘ACİL ‘olanını hastanede iki gün boyunca girdiğim her biriminde duydum. Çin işkencesi gibiydi. Evraklarımı elimden alıp incelemeye henüz başlayan sekreterlikteki görevli memur hızla yerinden kalkıp:

- ‘ACİL’ sen gel, benimle gel dedi. ( adım Semra ) Küçük bir kız çocuğu gibi elimden tutup beni doktorun muayenehanesine koşturarak bir götürmesi vardı ki; tuhaftı (güler misin ağlar mısın ?). Üstelik doktorun yanına girerek, kapıyı içeriden kapatıp, beni bekleme salonunda dışarıda bırakması da tuhaf geldi. Açıkçası artık bana ne söylense ne yapılsa tuhaf geliyordu. Kısa sürse de düşüncemde o çok güvendiğim hâkimiyetimi kaybetmiş, anlaşılan şoka girmiştim.

Dışarı çıktı ve bana direk karşı çaprazda ki kapıyı göstererek, ultrasonunuzun çekileceği oda dedi. Tıkla ve ‘ACİL’! Olduğunu söyle. Sonrasında çekim sonuçlarıyla birlikte buraya, doktora gel o değerlendirecek dedi. O anki ortamda ve işleyişte bir terslik vardı ya da terslik benim o anki hissiyatımdaydı.

Günümüz hastanelerinde son sistem bilgi işlem iletişim ağları mevcut. Sevkler, tahlil ve tarama sonuçları direk doktorun masasındaki ekrana düştüğü gibi görevli dışarıya seslenip gereksiz ses ve görüntü kirliliği yapmadan, oda girişinde ki ekranda isminiz yandığında çağrılıp muayene olabiliyorsunuz. Öyle ki, sistem acili de öncelikliyi de otomatik ayrıştırarak yapıyor vazifesini. Tesadüf bu ya, o güne denk gelmesine ne dersiniz, büyük ihtimalle hastanenin bilgi işlem ağı arıza yapmış (olacak, bir şeyler ters gidecek ya). O gün olayların tümü pişmiş tavuğun başına gelenlerin hikâyesine dönüşmüştü.

Üzerinden 8 ay geçmesine rağmen. O sekreterin beni elimden tutup koşturarak götürüşüne hala daha gülüyorum. Hatta bir birimde doktor hemşiresine seslenirken şöyle söylüyordu. – Hemşire hanım acil olanı neden göndermiyorsunuz? Her hasta girişinde doktor yine aynı soruyu soruyor ve bu soru dört kez tekrarlanıyor. Acaba acil kim olabilir diye çaktırmadan içeride olan hastalara baktım, hem de dört kez. Benim gibi bir acil daha var galiba, Allah yardımcısı olsun. Komik olan, aklıma her geldiğinde güldüğümse merak ettiğim o acil bendim. 5.hasta.

Ultrason cihazına girdiğimde neden bu kadar geç kaldınız denildiğinde ikinci bir dalganın geldiğini ve arkasının kesilmeyeceğini hissettim adeta.

Tüm bunları da yaşamak istemiyorsanız ‘Erken teşhis hayat kurtarır.’ sözünü bir kez daha öylesine söylenmediğini hatırlatmak isterim.

Ultrason çekimlerimin sonuçlarını doktora götürdüğüm de sanırım mesai bitmiş olacaktı ki doktor yerinde yoktu. Henüz mesai bitmemişti ama olabilir acil bir çağrı alıp gitmiştir diye düşünürken sekreteri telefonla aradı. Hastaneden ayrılmış araçtaydı galiba ki telefonda konuştuklarını duyabiliyordum. Sekreteri ultrason raporumu okudu kendisine. Yarın gelsin bir de ben elle muayene edeceğim dedi o da. Karmaşık bir gece beni bekliyordu. (Acil ama yarın gel.) Ertesi gün aynı ‘ACİL’ absürt komedisini yine yaşadım ve her şeye soğukkanlı yaklaşan ben dili lal muayene koltuğuna uzandım, 2-3 dakikalık elle muayeneden sonra doktor eldivenlerini çıkarıp masasına geçerken ‘ACİL’ kesip alacağım dedi. İşte bu artçı değil resmen öncü bir dalgaydı.

Acil, acil denilerek kısa süre içerisinde yaşadıklarınız; yüz yüze diyaloglar, koşuşturmalar, telefonlar size o an tuhaf gelen ne varsa hepsi- bu artçı dalgalar hızla karar vermemi de sağladı. Hala şaşırdığım, nasıl oluştuğunu bilemediğim hızlı sorular belirdi kafamda. Hani bunun biyopsisi, ayrıntılı hücre tespiti için yapılan testler, çekimler v.s.? Öyle hemen kesilip alınıyor mu bu şey? gibi hızlı olmasından kaynaklı delicesine, ama sorulması gereken sorular. Doktorum neden bunları söylemeden bana direk ‘ kesip alacağım’ gibi söylemi ile korku veren bir cümle kurdu acaba? Yoksa ben mi öyle anladım.

Anlatmak istediğim şu; Sağlam bir sinir sisteminiz olacak. Kendinizi iyi tanıyacak ve zorluklar karşısında serinkanlı davranmak için yetiştireceksiniz bir şekilde kendinizi. Ama şu da bir gerçek ki hayat tecrübesi dediğimiz deneyimler, özellikle de zorlu deneyimler, sizi seri kanlı ve dayanıklı yapıyor. Keşke sert olaylar yaşamadan bu kazanımları elde edebilsek. Her şeyle karşılaşıyor, her duyguyu hızlandırılmış sahnelerle yaşıyor, gerçekle hayali bile birbirine karıştırabileceğimiz anlar yaşıyorsunuz. Sonuçta bir karar alınıyor. İşte bu nokta da size destek olacak, iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı ayrıştıracak, bunu yaparken de moralinizi de yerinde tutacak, ne para, ne mevki… Sağlam aile ve dostlara ihtiyacınız var. İşte benim en büyük zenginliğim. Şükürler olsun.

Bugüne kadar bu süreçte bulunduğum tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan sağlık personellerinin hepsinden Allah razı olsun. Onların sabrı, bilgileri ve vicdanları çok önemli.