26 Eylül 2013 81.DİL BAYRAMI



Kendi dilini gerektiği gibi kavrayamamış, boşlukta olan, derdini bile anlatamayacak seviye de cümle kurmakta dahi zorlanan bir çok örnek var günümüzde. Her an, her yerde karşılaşmamızın sürpriz olmadığı kendi dilini bile kullanmaktan aciz olan Türk insanı; mesleğinde, sanatında, siyasette, hatta inancında dahi kayıp, eksik insandır. Özentilerle dilimize zorla yerleştirilen yabancı kelimelerle günlük yaşam içerisinde o kadar sık karşılaşıyoruz ki, karşılık gelen Türkçe kelimelerimiz unutulmaya yüz tutmuş durumda. Batılılaşma adı altında İngilizce, Fransızca, zaman zaman da Arapça kökenli tabelâ isimleriyle görsel davetler yapılmakta…

Cazip hale getirilen mesleklerdeki para odaklı kaygılar, uzman kadroların yetişmesine en büyük engellerden biridir kanımca… Bir insan kendi llisanı dışında hangi lisanla tam, eksiksiz uzmanlaşabilir ki? Sorarım; neden ilim ve bilimle kalkınmış medenileşmiş dünya ülkeleri bizim ülkemizde yetişen, akademik kariyer yapan bireyleri, tekrar bir elden geçirmeden ülkelerinde çalışmalarına izin vermiyorlar dersiniz? Bu sorunun cevabı çok zor değil sanırım. Oysa yabancı dil akademik eğitimin ardından ve dahilinde, kısa zamanlı çalışmalarla öğrenilebilir. Kariyer ve tecrübe, zamanlı çalışmalarla elde edilebilecek unsurlardır. Temel kavramların insanın kendi dilinde yerleşmediği müddetçe başka bir lisanda anlaşılması zordur, nihayetinde kendi insanına anlatamayacak, hizmet veremeyecek duruma gelinir. Bunun yanında çok ilginçtir ki; ülkemizde en çok ilgi gören mesleklere şöyle bir gözatıldığında acı gerçek ortaya çıkıyor. Tüketime ve sadece hizmete yönelik mesleklerde ki artış hizmetkâr yetiştirildiğini gösterir. Fen, kalkınmanın yasası; sanat, edebiyat ve siyaset de topluma anlatımın da ve işlevsel olarak yaşama geçirilmesinde araçtırlar. Kısacası kalkınmış ülkeler seviyesine ulaşmada ki tek unsur, kendi dilinde eğitimle oluşur.

Ömrünün büyük bir bölümünü, hatta tamamını Vatan için çalışarak geçiren Atatürk'ümüzün, son nefesini verirken bile Türk Dili için vasiyetler de bulunmasının altında ne kadar derin bir anlamın yattığını anlamak zor değildir sanırım... Kendi dili ile eğitim yapan bir ulusun; ilimde, bilimde, sanatta her zeminde başarılı olması ve yükselmesi kaçınılmazdır. Türk dili, dünya da zengin dil ailelerinde en başı çeker. Kısaltmalar ve simgelerle yapılanmış dillerde zorlanan bir çok dünya dilinin yanında Türkçe'mizin karşılık bulamadığı hemen hemen hiç bir olgu yoktur. Maalesef kendi dilinden uzaklaşıp özentilere kapılarak yabancı dil öğreniyorum diyerek ve vasıflandığını sanarak kayıplara karıştığının farkında olamayan, tüketen bireylerin yoğun olduğu zamanlarda yaşıyoruz. Pozitif bilimden giderek uzaklaşan, yanlış eğitim yöntemleriyle karanlığa sürüklenen gençlerin, bir an evvel geri dönüşü öz dillerinin adamakıllı öğretilmesi ile sağlanacaktır. Ve sonrasında dünyaya açılırken yapancı dilleri öğrenmek hiç zor değildir. Fiziken 81.DİL BAYRAMINDA bulunamayacağım ama; ana teması için bir ev hanımı, bir öğrenci velisi ve okul aile birliği üyesi ve yerel basında amatör köşe yazarı olarak yıllardır çalıştığım gibi çalışmalarıma devam edeceğim.." Önce kendi dilin, sonra lisan."